8 entry daha
  • *yıllar öncesinden geride kalan artık bir yazı*

    evet artık bu doğayı seviyorum saçmalığını bırakalım. doğayı herkes seviyor. aslına bakarsanız herkes türlü türlü şeyleri seviyor ve bu çoğu zaman sevginin adaletsizliği ile son buluyor. şimdi doğrudan eylem zamanı. sistemi kurmayacağız, önce yıkacağız. bu doğrudan eylemdir. sonraki eylem sonradan eylemdir. sonraki eylem için 'iktidar', 'güç' verilerinin 'tolerans', 'adem-i merkeziyetçilik'e göre ilişkisi göze alınmalıdır. veya alınmamalıdır. işte burada kaos ortaya çıkıyor ve kimse net bir şey sunamıyor. ama şunu söyleyebiliriz; yıkarak elde ettiğin güç ile güçlü olduğunda yıkmak aynı şey değildir. veya aynı şeydir... rotasyonu ve kondisyonu koruyalım yani kızlar... gücü eşitçe vücudumuza dağıtıp sonra kütletelim.

    evet biz bu doğanın parçasıyız. evet biz kendimizden öte doğayı düşünüyoruz. bu daha önceki tarihte görülmemiş bir çağa girdiğimizi gösteriyor. kendinden başkasını düşündüğü için eyleme geçen insanları gösteriyor. bizi gösteriyor. biz doğayı düşünüyoruz, insanı değil. ve bu düşündüğümüz doğanın parçalarında kapitalist savaşlar olmadığı için, dünyayı bir bütün olarak ele alıp nerede hak mücadelesi var ise orada saf tutmaya çalışıyoruz. herkesten de bunu bekliyoruz açıkçası. birbirimizle diyalog halinde olarak. irite olduğunuz her şeyi masaya tak diye sererek. görmek lazım. bilmek lazım, tartışılarak orta yola bağlanması lazım. veya bağlanmaması lazım. ama tabuları bulmak ve yıkmak lazım. kapitalizm bir kültür değildir. eğer kültür ise de, ki marx'a göre bu böyledir böyle olacaktır, o zaman hizmet ettiğimiz tanrıyı birleştirmemiz gerekiyor. yani acılarımızın evrenselliğinden bahsediyorum. sınır yok, ulus yok! ha veya birleştirmememiz gerekiyor.

    evet, dünyada da artık tanıyabileceğimiz kültürün kalmadığının farkındasınız değil mi? kültür denilen şeyi size national geographic'den paket olarak sundular, afiyetle de yediniz. kültür yaşanır, korunmaz. tarihi esermiş gibi olaylara bakmayı bırakın artık. veya bırakmayın. ama geçmiş yok. gelecek yok. yaşa işte. artık kapitalizimin kültürüyle hoşnut yaşayan insanlarla problemimiz var. siyasetçilerin politikaları, sistemin kendisi. çok zor falan diye düşünmemek lazım sistem kelimesi duyulunca. çünkü yeni bir sistem kurmuyoruz biz. (veya kuruyoruz.) biz varolan sistemi yıkıyoruz, gerisi allah kerim. aklı-salim, ozan, delikanlı, travesti, doktor, işsiz. bunların hepsi illa ki çıkacaktır, o zaman bakarız yolumuza.

    hayır. kentler kesinlikle sürdürülebilir. kentler doğanın bir parçasıdır artık. geri dönüşüm materyalimizdir kentler. dönüştürebilirsek her şey tıkırında işler. ama istanbul gibi bir kentten bahsediyorsak eğer, önce bu akp yolsuzluğu ile varlık bulan iktidar ve fırsat eşitsizliğinin ortadan kaldırılması gerekir. insanın kibri iktidar üzerindedir, kent değil.

    evet sokaktaki insanın anarşizimi tanıması lazım. şimdi bir, bize karşı görüşlü olan iktidar yıkma savaşımız var; bir de iktidara karşı düzenlenen mitinglerde kafa karışıklığı yaratarak alandaki iktidarı elinde tutmak isteyen eylemciler. bu eylemcilere kendim de bir çok kez şahit oldum. bu kişilerin yol gösterme sevdasından vazgeçmesi ve ortalığı karıştırmaması gerekiyor. bırak ve özgürlüğün keyfine bak, biraz devrim duygusu yaşa. evet mao'nun da dediği gibi devrim bir parti değildir. olaylara biraz daha 'doğrudan' yaklaşmanın yollarını arıyoruz. sadece önümüze gelene bir tekme koyuyoruz. ve biliyorum ki, hepimiz o tekmeyi aynı anda koyduğumuzda daha güçlü vuruyoruz. o yüzden ders bir: anarşinin falsoları nelerdir? buyrun tartışmaya. bu arada anarşi/komunizm bana göre mefhum bir yapıdır. yani sadece kavram olarak vardır. tanrıdır. şu an ki şeytanlar belli.
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap