1 entry daha
  • kaçınılmaz olarak birbirinden farklıdır. lisede ya da dil ve edebiyat eğitimi veren fakültelerde genellikle anlatılan olayın uzunluğuna göre hikaye * ya da roman deriz gibi bir yanılış söz konusu.

    hikayenin üslubu, bir rakı masasında anlatılan eski sevgili gibidir. çok detayı olmasa da anlattıklarınızın, karşınızda anlatılanları dinleyen ve bir sonraki dubleyi düşünen kişiye geçer bütün hissettikleriniz ya da hissettirmek istedikleriniz.

    roman ise bir öğleden sonrası anne ile yapılan temizlik gibidir. tam koltuğu çekmiş, halıyı yuvarlamışsınızdır ki saçma sapan bir yıldan anlamlandıramadığınız bir şeyler çıkar. sonra anne size, sizin oluşmanıza neden olan adamla tanışmadan önceki yaşantısını anlatmaya başlar.

    her yaşınızda belki aynı hikayeyi dinlersiniz ancak yaşınız artık "benim oğlan" denecek kıvamı aştıysa roman dinlemeye başlarsınız. tüm o yolculukları, yol ayırımlarını, anlatılan kişilerin neden böyle olduğunu vs.

    dolayısıyla, hikaye kalp kapakçığınıza saplanan, romansa karın boşluğunuzu delip yavaş yavaş yukarıya doğru bedeni yırtan bıçaktır.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap