8 entry daha
  • neredeyse çeyrek yüzyıl geçti ama zihniyette çok bir değişiklik olduğunu sanmıyorum o yüzden anlatayım.

    90ların sonları, anadolu'da yatılı bir devlet okulu. alanının zamanı için türkiye'deki sayılı okullarından. devletin sağladığı bütçe o kadar zayıf ki yemekler berbat, hiçbir şekilde o yaştaki çocukların ihtiyacını karşılayabilecek seviyede değil. bunun için okul aile birliğinin organizasyonu ile velilerden ekstra para toplanarak yemekler destekleniyor.

    tabi bir süre sonra bazı veliler homurdanmaya başlıyor. "devlet okuluna bir de para mı vereceğiz?" homurtuları yükseliyor. ödemeler aksamaya başlıyor.

    bütün ikna çabaları da sonuçsuz kalınca okul idaresi pes ediyor, "sizden beş kuruş para istemiyorum, devlet bana ne verirse ben de çocuklara onu vereceğim." deyip çıkıyor işin içinden.

    sonuç? rezalet tabii. ortalama bir evin yatak odası büyüklüğünde "koğuş"larda 15 kişi yaşayan, düzgün beslenemeyen çocuklar, bitmek bilmeyen hastalıklar, bulgur, mercimek, haşlanmış patates yemekten zayıf düşmüş öğrenciler.

    bu hep böyle gitmiyor tabi. çocuklarının perişan olduğunu gören veliler bu sefer okul idaresine baskı yapmaya başlıyor. "parası neyse verelim de çocuklar doğru düzgün beslensin." diye atılıyorlar ortaya. sonuçta eski sisteme dönülüyor, çocuklar da rahat ediyor.

    diyeceğim o ki bu memlekette "parasız eğitim" diye bir şey yoktur. hiçbir zaman da olmamıştır. devletin her şeye gücü de parası da yeter. ama devlet isteksizdir, nazlıdır. en sıradan, alelade bürokratın makam aracı olması gerekenden bir model aşağı olsa kıyamet kopar. gel gör ki askeri, öğrencisi her sabah kireç gibi beyaz peyniri, ayda yılda bir bisiklet tekerine dönmüş hindi etini yer, kimse de bundan rahatsız olmaz.
26 entry daha
hesabın var mı? giriş yap