1 entry daha
  • dün kartal hasan ali yücel kültür merkezi'ndeki niyet atölyesi'nde biraraya geldiğim tatlı insan.

    aslında yine bir kitabı aramam onunla tanışmama vesile oldu... kitabın adı: "niyet defteri". şu anda baskısı yok. baskısı olmadığı gibi ikinci eline de aylardır hiç rastlamadım. ancak dün orada öğrendim ki, yeniden baskıya hazırlanıyormuş ve şubat ortasına doğru çıkacağı öngörülüyormuş. süper haber! yazarın diğer kitaplarıysa: derin ve sırlar bohçası.

    niyetle ilgili araştırmalarım devam ederken, kendisinin videolarından birkaçını izlemiştim. açıkçası video çekimlerinde çok daha mekanik bir konuşma tarzı vardı. oysa atölyede karşımda 3 saat spontane konuşan kadınsa, bıcır bıcır , samimi, heyecan ve coşku dolu, çok akıcı bir dille konuşan biriydi. atölye öncesi tuvalette karşılaşıp, selamlaşıp konuşmamız da ayrıca çok hoş oldu :) kendisinin ne kadar özenli ve dakik olduğunu da o zaman anladım. başlama dakikasını kolluyordu geç kalmamak için...

    pekiii, bu atölyede nelerden bahsedildi, özetle birazını maddeleyelim:

    • niyet: arapça "tasarlamak" anlamına gelir.
    • kader: olasılıklar arasından yaptığımız seçimlerdir.
    • öncelikle ilk ödevimiz kendimizi kötülemeyi bırakmaktır.
    • geçmişin kapısını kapatmayan, yeninin kapısını açamaz!
    • geleceğinden iyi şeyler isteyen, iyi şeyler izlesin.
    • iltifatı kabul edemeyen bir milletiz. utanmadan, sıkılmadan kabul etmeyi öğreneceğiz.
    • içimizdeki huzur için kabul şarttır. bunun için de şunları tespit edeceğiz: a) yeteneklerim bu b) başardıklarım bu c) başaramadıklarım bu. bunları tespit edip, kendimizi kabule geçeceğiz.
    • niyette en önemli şey karar vermektir. karar vermek yola çıkmaktır. yola çıkmak da hedefe varmaktır.
    • yeniyle buluşmak için, eskinin bilgisini alıp, helalleşip, bu tarafa geçeceğiz. ancak rutini bozmalı ve aynı şeyi yapmaktan uzak durmalıyız. çünkü rutini bozmayanlar eski haline geri döner ve huzuru bulamaz.
    • affetmeyi bilmek gerek. ancak hiçbir zaman karşımızdaki kişiyi affetmek zorunda değiliz. iyi ya da kötü, yaşadığımız olay her ne ise onu da onaylamayacağız. olayın sonunda yaşadıklarımızı onaylayacağız. örn: kocasından dayak yiyen bir kadın,"kocamı nasıl affedeyim?" der haliyle. burada onaylaman gereken şu: şiddet gördün, ancak buna rağmen oturdun mu, evet...kendini korumak için herhangi bir şey yaptın mı, hayır...maddi kaygıların, refah kaygın yüzünden mi orada kaldın, diyelim ki evet...sen burada dövülmeyi kabul ettiğini, susup oturduğunu onaylayacaksın ki; aynı şeyleri hayatına çekmeyesin. bunu yapmazsan farklı farklı yerlerde, şekillerde, farklı kişilerden şiddet gören insan konumunda takılı kalırsın. şuuraltında sakladığın neyse, otur ve yaz. " zihin çekmecende sakladığın neyse, yüzleş, otur ve bitir!"
    • niyet, bir günü tasarlamak da olabilir, hayatını tasarlamak da. örneğin yataktan kalkerken: "hayırlı, uğurlu bir gün olsun!" diye başlarsın. (misal ben derim ki yataktan kalkmadan: kiminle çalışıyor ve konuşuyor olursam olayım, nerede ne yapıyorsam yapayım, yalnızca görmek istediklerimi görmek istiyorum, niyetleniyorum ve bekliyorum. faydası var mı? evet, hem de çok...) gün içinde ikincil bir hedefin varsa, bir sınavın varsa misal, sınavın için kolaylık dilersin. ikincil niyetlerle devam edersin.
    • her şeyde niyet etmek önemlidir. niyet etmezsen, şansına ne gelirse onu yaşarsın. örneğin bir yemeği yaparken bile, lezzetli olması için niyet edersin.
    • niyet ettin mi şunu hatırla: ilk önce yıkılacak , bozulacak belki her şey. örneğin kendisi kitaplarını yazarken bir şekilde hepsinde de wordde yazdığı dosyalarını yitirmiş. büyük bir kısmı tamamlanmışken hem de. ama sonundan, başarıdan emin olmak onu tekrar harekete geçirmiş. "olmadıysa, hayırlısı böyleymiş, onu bilmek gerek. bilin ki, daha iyisi olacak" diyor kendisi. zira kitapları için de öyle olduğunu düşünüyor.

    meltem hanım'a, kızı su'ya, eşi ünal bey'e, bize yaşattıkları, kafamızı açtıkları, kendimizi kendimize sorgulattıkları bu güzel gün için çok çok teşekkür ederim.

    maşaallah size, bu güzel ailenize, sıcaklığınıza, samimiyetinize, paylaşma ve insanların hayatına dokunma isteğinize....

    (not: salon tıklım tıklım doluydu. tüm belediyelerin kültür merkezlerinde, konferans salonlarında görmek istiyoruz kendisini.)
9 entry daha
hesabın var mı? giriş yap