4 entry daha
  • çok güzel bir belgesel dizi. özellikle variant skandalı ve trump ile ilgili olan bölümleri çok ilgimi çekti. serinin yarısında (ki yanılmıyorsam hepi topu 6 bölüm var şimdilik) konuyla ilgili olarak her iki tarafın da argümanları sunulmuş, net bir yorum da yapılmamış. yeterince tarafsız davranılmış ama tarafsızlık adına bizim tartışma programlarında olduğu gibi geri zekalıca argümanların rasyonel argümanları boğmasına da izin verilmemiş.

    gel gelelim bir türkiye cumhuriyeti vatandaşı olarak belgeseli izlerken kendimden utandım yeminle. akçaağaç şurubu ile ilgili bir bölüm var. adamların kavgası, federasyonun üreticilere dayatmalara varan yaptırımlar uygulaması ve piyasayı tekellerine almaları. karşı taraf da diyor ki federasyondan önce hem bu şurubun piyasa değeri düşüktü, hem de üretim azdı. biz üretimi ikiye katladık, fiyatları da üç katına çıkardık. yani tipik bir serbest piyasa, devlet kontrollü piyasa tartışması.

    bizim uğraştığımız şeylere bak bir de. fındığı, fıstığı, çayı falan düşünüyorum da bu şuruptan 40 dakikalık bir bölüm çıkaran adamlar sırf türkiyedeki fındık meselesinden, zeytin mevzusundan 12 bölümlük iki sezon çıkarırlardı herhalde.

    bir yandan da utanıyorum adamlardaki direnme azmini görünce. hadi kanada'da, abd'de falan bu işler çok daha kolay türkiyeye kıyasla. mahkemesi var, yerel otoriteleri var, medyası var, kamu baskısı var... ama meksikadan bir tane gazeteci çıkıyor, tüm tehditlere rağmen, göz korkutmalara rağmen çatır çatır konuşuyor, yerel ve uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmeye çalışıyor. veya sıradan insanlar, ufacık cüsseleriyle koskoca şirketlere savaş açıyor bildiğin ve sonuna kadar da direniyor.

    bizde güçlünün karşısına dikilmek, en hafif tabiriyle kıllık çıkartmak olarak adlandırılır. kentsel dönüşümde aykırılık yapan adamlar manyak olarak algılanır. bunların hepsi dört dörtlük insanlar demiyorum elbette. ama çoğunluğun ya da güçlünün karşısında münferit olarak ya da azınlık olarak hakkını aramak bile bu ülkede ayıplanır.

    akp aşağı akp yukarı gidiyoruz böyle ama ülke insanının hamurunda var bir gariplik. ne modern dünyanın bireysel hak ve özgürlüklere saygılı toplumlarından olabildik, ne geleneksel imece usulünü, toplumsal dayanışmayı, birlik olmayı ve daha nice kollektivist değerleri koruyabildik. böyle hamur gibi girdiği kabın şeklini alan, ahlak değerlerinden yoksun bir toplum haline geldik anasını satayım.

    bu belgeseli izledikçe içime dert keder oturdu. hele o trump'ın olduğu bölümde uğur dündar bir kaç dakikalığına ekranda görününce bile bir tuhaf oldum, duygulandım.

    edit: vaillant yazmışım, variant olacak o. düzelttim tabi. portakalkoye teşekkürler.
25 entry daha
hesabın var mı? giriş yap