• sultan i. mahmud tarafindan 1741 senesinde, nevsehirli damad ibrahim pasa sarayi’nin yerine insa ettirilmis, guzel mi guzel bir hamamdir. i. mahmud’un ayasofya camii icindeki kutuphanesine vakıf olmak uzere yaptirilmistir*

    sabah sabah önünden geçerken kitabesi carpti gozume. oldukça güzel ve açık bir yazı ile yazılmış. okuyup not ettim bir kagida, yazarim sozluge diye. soyle diyor:

    yâ müfettihü’l-ebvâb/iftah lenâ hayre’l-bâb

    yarim yamalak arapca bilgime gore bunun “ey kapilari acan(allahim), bu kapiyi bizim icin hayirla ac” gibi bir anlami var.

    ogleden sonra ise tülay taşçıoğlu tarafından hazırlanmış olan “osmanlı hamamı” kitabını karıştırdım. ne diyor cağaloğlu hamamı hakkında, daha tafsilatli bilgi verebilir miyim diye baktim. bakmaz olaydım, hanım sultan kitabeyi,

    ya miftah’ül-ebu ab*/lifeth-i linâb hayrü’l-bab

    seklinde okumus. “ey kapilari acan” yerine “ey suyun babasi anahtar” gibi bir sey yazmis. sonrasi da sacma sapan zaten.

    gel de olme, gel de oldurme ya.

    bu vesile kitabin yayina hazirlanmasinda emegi gecen herkese selamlarimi yolluyorum. aferin, devam edin*

    sozluk oncesi editi: bu entry’i müsvedde olarak hazirladiktan 35 dakika sonra, mehmet nermi haskan’in, turkiye turing ve otomobil kurumu yayinlari arasindan cikmis olan, daha evvel de farkina varmadan bir calismamda kullanmis oldugum* “istanbul hamamlari” isimli kitabina baktim. acaba mehmet nermi kitabeyi nasil okumus diye.

    sonuc mu?

    ayni.

    gorunen o ki tulay tascioglu hanimefendi, hem kaynak gostermiyor, intihalin kralini yapiyor. hem de ben yaptim, soyle yazdim diye kasiliyor. tek kelime ile ayip.

    peki ya mehmet nermi’ye ne demeli?

    istanbul hamamlarının girişine yazmis oldugu “önsöz” ün üçüncü sayfasinda ustad, vakiflar genel müdürlüğü’ndeki bazi vakfiyelere ulaşamadigini, bizzat yapmis oldugu muracaatlarin sonucsuz kaldigini yaziyor. ardindan da
    “devlet sirri gibi saklanan ve gosterilmek istenmeyen bu vakfiyelerin bir an evvel nesr olunmalari lazimdir” diyor.

    dogru ve hakli.

    ama sen mi yapacaksin ağabeycim bu isi ha? bence sen okuma bunlari, vakiflar saklasin. kesinlikle daha daha hayirli bir is olur. en azindan ortalikta sacma sapan beyitler dolasmaz. insanlar kim lan bu “suyun babasi anahtar” diye aranip durmazlar.

    dinden imandan ettiniz beni ya, bu ne boyle.

    sozluk oncesi editime edit:

    sozluk oncesi editimi yazdiktan yaklasik 40 dakika sonra, dia islam ansiklopedisi (semavi eyice), istanbul ansiklopedisi (reşat ekrem) ve tarih vakfi istanbul ansiklopedisi(semavi eyice) ile masamdayim.
    ilgili ansiklopedilerin cağaloğlu hamamı maddelerinde, hamamın kitabesine ilişkin notlar yok. hiç biri lutfedip de koymamış. sorarım size, ecdad niye yazmış bu kitabeleri? okunsun, hamam ne zaman bina olunmuş acik acik anlasilsin diye degil mi? e, neden koymuyorsunuz o zaman?
    siz de suclusunuz resat ekrem, semavi eyice.

    özellikle siz resat ekrem, hamam icin kocaman siir* yazacaginiza, kitabesini koysaydiniz ya.
    uzgunum.

    sozluk oncesi editimin editinin editi:

    ünlü sanat tarihcisi heinrich glück’ün 1921 senesinde, viyana’da nesretmis oldugu, elimde bir adet fotokopi nüshasi bulunan “die bader konstantinoples” isimli eserde de, cagaloglu hamamı bahsinde kitabe atlanmis. ama glück’ün muhtemelen osmanlicasi yoktu, onu mazur
    gorebiliriz.

    kissadan hisse:

    detay calismalardan bihaber olan biz gariban, tosuncuk modundaki okuyucular, cagaloglu hamamı’nı merak edersek sayet, kaynak eserlere muracaat etmemeliymisiz. yapmamız gereken sey hic bir seyi merak etmemekmis, zira merakimizi gidermeye namzet, ilmi, akademik ya da bilimsel gibi sifatlarla anilan calismalarin cemi cumlesi bes para etmiyormus.
21 entry daha
hesabın var mı? giriş yap