7 entry daha
  • -tdk-
    dindar: din inancı güçlü, din kurallarına bağlı (kimse), mütedeyyin.
    dinci: dinî görüşleri her alana yaymak isteyen kimse.

    bu tanımlar açısından bakarsak, islamiyet açısından dindar ile dinci aynı şeydir, zira dini yaymak için mücadele vermek, her müslüman için bir görevdir, öyle sıradan bir görev de değil, büyük bir görevdir.

    yanında birileri dinine karşı konuşurken öylece dinleyemez müslüman, dinini ve dininin meseleye bakış açısını ortaya koymak zorundadır, dinle ilgili bildiklerini, bilmeyenlere, diyaloğa girme ortamı varsa inanmayanlara vs anlatmak zorundadır.

    dolayısıyla tdknın tanımına göre, dindar olan kişi dinci olmak zorunda, dindar din kurallarına bağlılıksa, dini yaymakta dinin kuralı, dini yaymak dincilikse de dindar olmak dinci olmak demektir.

    aslında, dindar/dinci vs ayrımları, cumhuriyetimizin bakış açısı yaratmakta.

    cumhuriyetin kendisine yaratmak istediği, dini kişi ile allah arasında, fakat sadece o kadar, gören kişi, yani etliye sütlüye dokunmayan müslüman tipi ile, dininin gereklerine göre yaşamak isteyen müslüman tipi çelişmekte, karşı karşıya gelmektedir.

    kısacası modern müslümanlarla, harbi müslümanlar (daha iyi ifade edemedim) arasındaki bir tür çatışma doğurmakta bu dindar/dinci ayrımını.

    başını bağlayıp tarlasında çalışan, atatürkü ve cumhuriyeti seven sevimli teyzemiz dindar iken, cumhuriyetin ilk yıllarındaki çeşitli etkinlikler nedeniyle bunlara karşı olup dile getiren kişi dinci oluvermektedir.

    ya da modern hayatın gereklerine(!) uygun olarak, "namazımı da kılarım içkimi de içerim keraneme de giderim" adamcıkları dindar sayılırken 4 karılı, çember sakallı bir şahsiyet dinci, vatan haini, bölücü, gerici, "türkiyeyi irana afganistana çevirecez"ci olabilmektedir.

    elde ettiğimiz sonuçsa şudur:

    uysal ol, ister komünist, ister müslüman, dokunan olmaz, ama sakın sesini çıkarma!..
281 entry daha
hesabın var mı? giriş yap