1 entry daha
  • bu projeleri tartisirken dusunmek lazim: sorun servet sahibi kisi veya sirketlerin toplum icin iyi bir seyler yapmasi midir, yoksa bu servetin nereden geldigi veya bu yapilan iyi islerin "proje"ye donup reklam araci olarak kullanilmasi midir? sapla samani karistirmayalim.

    servet sahibi kisi veya sirketler bu serveti vergi kacirarak, kara para aklayarak, milleti soyup sogana cevirerek, cevreyi kirleterek, ve daha bilumum "topluma zarar verici" faaliyetlerle edinmis olabilirler. gonul ister ki boyle olmasin, gonul ister ki o servet alninin teriyle, bileginin gucuyle kazanilmis hak edilmis servet olsun. ama hayatin gercekleri tabii, her zaman boyle olmayabiliyor. e ama insanlar topluma zarar vere vere* servet ediniyorsa bir yerde bir yanlislik var demektir, bu kisiler de bu yanlisliklari kendi yararlarina kullaniyor demektir. o yanlislik ise genelde toplumun ve siyasetin ta kendisinde. kardesim bu adamlar goz gore gore hak edilmemis servet ediniyorlarsa bik bik edip sucu kapitalizme atacagina bir sey yap. "boyle gelmis boyle gider" diyorsan sikayet etmeye de hakkin yok. sistem boyle, konformist takilirim ama sikayetten de geri kalmam demekle olmuyor. bu adamlar goz gore gore topluma zarar verici faaliyetlerini surdurebiliyorsa bunda suclu biziz ve bizim sectigimiz politikacilar.

    acikcasi ben pragmatik yaklasiyorum bu duruma. eger adamlarin toplumu somurerek servet edinmesine engel olmuyorsak, bari o servetten alabildigimiz kadarini geri alalim. kazanla alip kepceyle vermisler, olsun varsin, turkiye gibi bir ulkede bir kepce ne dertlere deva oluyor farkinda misiniz? boyle derin sosyal sorunlari olan bir ulkede sosyal "proje"lere gelen paranin mesrulugunu, kimin vicdanini rahatlattigini dusunmek cidden luks kaciyor bence. anadolu'da, anadolu'yu biraktim istanbul'un varoslarinda yapilacak o kadar cok sey var ki, ufak miktarlarda para o kadar cok sey degistirebiliyor ki...

    yapilan sosyal yardimlari projeye cevirip reklam araci olarak kullanmak ayip, bu konuda diyecek bir lafim yok. bunu ulkemizde filantropi*'nin cok zayif olmasi ve filantropi icin gerekli sistemlerin ya mevcut olmamasi ya da zayif olmasina bagliyorum. bakin amerika'da her sirketin filantropik girisimleri vardir. mesela ornek: diyelim macy's de calisiyorsunuz ve legal bir sivil toplum orgutune* bagis yaptiniz. macy's de sizin yaptiginiz miktarin aynisini o orgute bagisliyor. bu daha devede kulak. ayrica grant denen buyuk miktarda toplu para yardimi yapiyorlar. sivil toplum orgutlerine "su su konuda proje getirin parayi alin" diyorlar, orgutler oneriler yaziyor ve uygun gorulurse parayi aliyor. gidin sivil toplum orgutlerinin donor rolllarina bakin, cogunda sirketler ve para babalari (ve bunlarin kurdugu vakiflar*) dizim dizim dizilmislerdir. (ben cok merakliyim kim neye para veriyor diye, oyle bir listeyle karsilastigimda hemen goz atarim. ford foundation, packard foundation, wells fargo*, boyle gider listeler.) bu sirketlerin hic biri de "bakin ben soyle soyle yaptim, suna para verdim" diye ovunmez, bu donor roll'lardaki bir satir yapilan tek reklam olarak kalir. buna da "sponsorluk" degil "donation/bagis" diyorlar zaten (bakin israrla hayirseverlik degil filantropi diyorum, insanseverlik yani). bu bilinci turkiye'ye getirsek, hayat bayram olsa...

    yalniz korkarim bu "reklam" isinde bir de madalyanin diger yuzu var. halkimiz reklami yapilmayan, arkasinda taninmis bir kisi veya sirket bulunmayan kampanyalar hakkinda ilgisiz ve bilgisiz kaliyor, bilse de guvenmiyor. televizyonlarda gazetelerde bangir bangir reklami yapilmamis bir sosyal girisime iki kurus maddi destek cikmamis olanlar sikayet etmesinler bu reklam isinden bence. iki kurus derken aynen iki kurus demek istiyorum. "benim maddi imkanim yok" falan anlasilir sebepler ama bu islerde damlaya damlaya gol oluyor, amerikalilarin dedigi gibi her kurus ise yariyor (every penny counts). toplumca meraksiziz bu filantropi olayina, televizyonlarda duyurulan kampanyalar disinda haberimiz yok hangi kurulus nereye ne yardim yapmaya calisiyor. turkiye'deyken ben de hem "adam sen de"cilikten, hem de guvensizlikten bes kurus yardim yapmadim hic bir orgute veya girisime -para yerine vakit de bagislanabilir aslinda, (bkz: gonulluluk). zaten sivil toplum ve sosyal girisim zayif, biz de mevcut girisimlere destek olmuyoruz. mesela burada, eksi sozlukte dogmus hayvan barinaklarina yardim kampanyasi'ndan haberiniz var mi?

    neyse, pragmatik yaklasima geri donelim. bu servet sahipleri reklam ugruna da olsa bir sey yapmasa kim yapacak o "proje"leri. gundemdeki baba beni okula gondere bakalim. ozellikle guneydogu'da kizlarin okullasma oraninin icler acisi hali herkesin malumu. bu konuda devlet bir sey yapabiliyor mu? hayir ki sorun hala devam ediyor. unicef el atti da "haydi kizlar okula!" diye bir girisim oldu, simdi de elestirilen bu kampanya var. vallahi ben bu sorunun cozumune yonelik harcanan her kurus icin mutlu olurum, kara para miymis, reklam araci miymis umrumda olmaz. guneydogu'daki durumu gormus kimsenin de boyle bir girisime itirazi olmaz diye dusunuyorum. istanbul'dan oturup ahkam kesersek, bok atarsak istanbul'da plazalarinda oturup sosyal yardimi projelendiren bizinis insanlarindan ne farkimiz olur? vallahi bir gidim daha fazla egitimle ve bunun yolacmasi dilenen sosyal degisimle hayati iyilesecek insanlarin gunahi boynunuza kalir, benden soylemesi.

    haksiz servet edinenleri ve yaptiklari yardimi reklam edenleri elestirin tabii. ama haksiz servet edinisin onune gecmenin, sosyal yardimi kurumsallastirmanin* yollari nedir diye de kafa patlatin ve israrla -yapilan yardima ve "proje"nin kendisine dil uzatmayin kendiniz cikip daha iyisini yapmiyor veya daha iyisinin ucundan tutmuyorsaniz.

    imza: seytanin avukati
36 entry daha
hesabın var mı? giriş yap