• marx'ın goethe ve shakespeare'e istinaden parayı ele alan yazısı olağanüstü güzelliktedir. para ki her şeyi satın alabilme kudretini haiz, her şeyi karşıtına devşiren, bir fikri, hülyayı gerek fiile dökebilme, gerekse de hayal merhalesine mıhlanıp kalmasını sağlayan o lanetli nesne... para, tekmil şeyleri, nesneleri kendine mâl etme iktidarına, niteliğine sahiptir; bu yüzdendir ki "en yüksek tasarruf nesnesi"dir. evrenseldir ve bu evrensel gücü, her şeye kâdirliği, bu bize harici olan nesneyi bütün güçleri kendinne temerküz eden bir mertebeye eriştirir. ihtiyaç ile ihtiyaç nesnesi arasındaki dolayımdır, aracıdır. en başat insanî, tabii ihtiyaçlar onun vasıtasıyla, marifetiyle doyurulur. zira kapitalizmde kullanım değeri değil, değişim değeri yürürlüktedir. yani nehirlerin gümbürdeyerek coşkunca akan suyu plastik tabutlarda, ücreti mukabilinde bedenimize ulaştırılabilir.

    shakespeare atinalı timon'da parayı ne de güzel vasfeder:

    altın! sarı, pırıl pırıl, halis altın! yok, tanrılar,
    beyhude yere yemin etmedim ben: gökler, siz ey duru gökler!
    şu kadarı yeter bunun çevirmeye karayı aka, eğriyi doğruya,
    kötüyü iyiye, soysuzu soyluya, kocamışı gence, yüreksizi yiğide
    işte bu rahiplerinizi, kölelerinizi çeker alır elinizden;
    koca adamların yastıklarını alır başlannın altından;
    bu sarı köle
    bağlar, çözer dinleri; günahkarı kutsar,
    cüzzamlıya bile taptırır insanı; alır hırsızı,
    unvan, nişan, şan verir,
    oturtur senatörle yan yana
    budur kocamış dulu yeniden gelin eyleyen
    hastanenin, çıbanların görse kusacağı kadını
    allar pullar da ilkyazına kavuşturur.
    çekil karşımdan kahrolası çamur!
    insanlığın ortalık malı orospu
    değil misin sen ulusları birbirine düşüren?

    sen ey sevimli kral katili ve ayıran
    (perde 4, sahne 3)
    piçinden babayı ! sen kirlettin parlaklığınla
    hymen'in tertemiz yatağını! sen cesur mars!
    sen her dem taze, sevilen, zarif zampara.
    yanağının pembeliğiyle eritirsin sen
    dian'ın kucağındaki kutsal kan!
    imkansızlıkları birbirine yaklaştırıp,
    öpüştüren onları! her dilde konuşup,
    her anlamda laf eden, sen göze görünür tanrı !
    sen, yürek yaralayan, düşün,
    kölen insan başkaldırıyor; kullan gücünü,
    birbirine düşür onları, öyle ki hayvanlar
    yeryüzünde imparatorluk kursun!

    gücümüz ki paranın satın alım gücüne koşuttur, denktir. haysiyetsizin, hayırsızın biri olabilirim, lakin para, haysiyet, şeref bahşeder. geçkin, bitap, önüm sıra cumba misali göbeğim, fersiz ışıltısız gözlerim, bir kağıt parçası gibi buruşturulmuş cibilliyetsiz bir yüzüm olabilirim; lakin para bana, ilk yazında, ayva tüyü bıyıkları bitmemiş bir gencin terütazeliğini bahşeder, çirkini güzel eyler. yani para, her şeyi karşıtına, olmadığına dönüştürendir. bir şey her ne değilse onu o yapar. gücüm, paramın gücü kadardır. ne olduğumu ya da ne olmadığımı, ne yapabileceğimi veya yapamayacağımı tayin eden paradır. yeteneklerimi, cevher damarları, yatakları halinden, potansiyel, kuvveden fiile çıkaracak olan ya da o halde, işlenmeden, öylece kalakalmasını sağlayan da o olmaz olasıca paradır. neliğimi, kim olduğumu belirleyen kendi şahsiyetim, kişiliğim olmuyor hal böyle olunca. para benim bütün yeteneksizliğimi, marifetsizliğimi geçersiz kılıp karşıtına, beni bende olmayanla buluşturuyor. para öyle bir bağ/laçtır ki ayrılmanın da bir araya gelmenin/getirmenin de vesilesidir, "imkansızları birbirine yaklaştırır".

    ralp waldo emerson'un dediği gibi, "para pahalıya mâl olur" her zaman.
hesabın var mı? giriş yap