138 entry daha
  • sakin sakin sokaklarında yürürken nefes aldığım tertemiz havasını hatırlıyorum. daracık sokaklarından dahi trenlerin geçtiğine şaşırdığımı, yine bir alman şehrinin sokaklarını iki saat içinde avucumun içi gibi ezberleyebildiğimi...
    dünyanın başka yerinde de böyle oluyor mu bilmiyorum, berlin ve dusseldorf seyahatlerimde hissettiğim güven duygusunu sanırım başka hiçbir şehirde hissetmedim.

    weeze havalimanı şehrin 80 km uzağında. geceyarısı uçaktan indiğim için, hatta böyle bir havalimanına ineceğimi de uçağa binmeden 15 dakika önce fark ettiğim için bu konuyu araştırmaya çok zamanım olmamıştı. ama korkulacak bir şey yok, havalimanı bizim adana havalimanı kadar küçük bir terminalden ibaret, karışık hiçbir şey yok. kapısından çıktığınızda da tam karşı kaldırımda sizi şehir merkezine götürecek otobüsler bekliyor. bu yolculuk, gecenin karanlığında göremediysem de muhtemelen yemyeşil bir coğrafyada incecik virajlı yollardan geçerek yaklaşık 45 dakika sonra sizi şehir merkezine ulaştırıyor. bu otobüs için bilet fiyatı mayıs 2017 itibariyle 15 euro idi.

    dusseldorf öyle muhteşem doğal güzelliklere sahip bir şehir mi bilmiyorum, benim için coğrafi konumundan daha da önemli sebepler vardı orda olmak için. ama adım attığım her yerde karşıma sürprizler çıkarmayı başardı.

    genel olarak tavsiye isteyen herkes internette iyi kötü bir yerler bulabiliyor. burdaki sayfalarda film müzesinden bahsedilmemiş. biraz sinemaya ilginiz varsa her detayını çok seveceğiniz bir film müzesine sahip. sinemanın doğuşundan, günümüzdeki popüler yönetmenlerin en sevilen sahnelerine kadar her şey düşünülmüş ve buna göre inanılmaz güzel detaylarla süslenmiş. boş zamanlarında film izleyenlerden işi gücü film olan her insan evladına hitap edecek, meraklandıracak, eğlendirecek bir müze. hatta sanırım hayatımda gördüğüm en eğlenceli müze. tuvaletine de girmeyi ve aynasında fotoğraf çekmeyi ihmal etmeyin, o ışık başka yerde yok.

    film müzesine çok yakın bir sokak köşesinde de, müze konseptiyle -benim için tesadüfen olsa da- birebir eşleşen bir kahvaltı dükkanı var. şahane şeyler yapılıyor içeride ve hala duruyorsa baş garsonu da işte o film müzesindeki 60 yapımı filmlerden birinden çıkmış, orda çalışıyormuş gibi. dükkan da adam da unutamadığım detaylardan. dükkanın adı: bistro zicke. güzel havada da gitseniz mutlaka içi görülmeli. sebzeli yumurta ve kruvasanlı kahvaltısı efsane idi.

    aklımda kalan izleriyle birlikte bendeki kutsal bilgileri okudunuz.
126 entry daha
hesabın var mı? giriş yap