2 entry daha
  • my struggle with american small talk/newyorker

    üstad yine haydari gibi bir mevzuya girmiş. son 2-3 sene içerisinde takip ettiğim sayfalarda bu mevzuyu amerikalıların özellikle yabancı ülkelerdeki farklılığı üzerinden anlatan yazılara denk geldim. pyschology today, cracked ilk aklıma gelenler. google'da aratınca da çok fazla yazı var konuyla ilgili.

    şimdi burada şöyle bir dramatik durum var yalnız. tamam amerikalı'nın yarattığı kültürü, dış dünyayla ilişkilerini, o özgüven ya da interaksiyon eğilimini yorumlayabiliriz. dramatik dediğim de şu. arkadaş ben kendi ezik memleketimde beceremiyorum bu chitchat muhabbetini onu nasıl yapacağız?

    gavurlarla nefis takıldığım oldu. tuhaftır burada mal değneği gibi kalan ben, gavur ortamında, şampiyonlar liginde noam chomsky gibi itibar gördüm amk. burada resul balay şekli takılıyorum.

    işin esprisini bir kenara koyarsak doğaldır elbet. "kaç yakıyor bu dayı şehir içi?", "sivas'lı komutan vardı benim ragıp ismi" vs vs... hayır arada o kadar mesafe oluşmuş ki nereden girsen, ne desen adam/kadın suratına başkası anasına avradına sövse bakmayacağı şekilde bakıyor. bazen ustaca gözlemlerim, kaşarlığım ve cevvalliğimi tüm kuvvetimle ele alıp dalıyorum mevzuya ama o doğal olmadığı için iletişim boka sarıyor. bazen iyi niyetli olduğunu bildiğim bir tanıdığa "hayırlı cumalar" deme denemesi dahi yapıyorum. o bile durmuyor üstümde, yakışmıyor. doğru tonlama, tavır o doğal şey yok aga bende.
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap