3 entry daha
  • roma imparatoru büyük konstantin’in hıristiyanlığı devletin resmî dini olarak duyuru ettiği 325 seneninde, hıristiyan kilisesinin ileri gelenleri iznik’te tertip eden bir konsey toplantısında bir araya geldi. dilimizde “iznik konsili” olarak da hatıralan bu birleşim, hıristiyan kilisesi’nin tarihteki en ehemmiyetli toplantısıydı.

    bu toplantıda, yer yer birbirleriyle ikilemler de içeren çeşitli inciller ayıklanıp yalnızca dört kitabın geçerli olduğu benimsendi. diğerlerinin göz ardı edilmesiyle kalınmadı; yakılarak yok edilmeleri sağlandı.

    asırlarca sonra, ortadan kaldırılmış olan bu kitaplardan bazılarının kopyaları bulundu. bunların arasında “makabiler” başlığını taşıyan iki kitap da vardı.

    bu kitapların ilkinde, israiloğulları’ndan kimilerinin, kudüs’ten kovulduktan sonra zati hısımlıkları olduğu için spartalılara sığındığından söz edilir.

    ikincisinde ise açıkça şöyle bir söz geçer: “spartalılar ve yahudiler kardeştir ve her ikisi de ibrahim’in soyundan gelmedir.”

    spartalı erkekler, saçlarını uzatır, kesmezdi. güçlerinin uzun saçlı oluşlarından ileri geldiğine inanırlardı. tıpkı samson gibi...

    merovenjlerin de öyle yaptığını alakalı konu altında değinmiştim.

    benjaminlerin göçü esnasında fenikelilerin bir bölümü bugünkü fransa’nın akdeniz kıyısındaki narbonne şehiri yakınında bir sömürge kurmuştu. bu sömürgede kalanlardan kimileri, biraz daha kuzeybatıya kayıp, languedoc bölgesine yerleşmişti. dendiğine göre; bu göçerler arasında benjamin ailesinden olanlar da vardı.

    bu bölgeye tarihte “narbonne galyası” denilmiş olduğu dikkati çeker. böylelikle “galya” sözcüğü üzerinden keltler ile benjaminler arasında bir diğer irtibat daha kurulur.

    bu gibi tarihsel bağlantılara ait faraziyeler, öteden beri katolik kilisesi’ni çok rahatsız etmiştir. lakin bağlantılara ilişkin faraziyeler bu kadarla bitmez. hem de konuya katolik kilisesi açısından bakıldığında, bundan sonrası rahatsızlık verme boyutunu da aşar; çok tehlikeli ve zarar veren olmaya başlar.

    benjamin ailesi biraz daha didiklendiğinde, birtakım başka enteresan noktalar da görülür.

    israiloğulları’nın diğer kavimleriyle dövüş edip kudüs’ten kovuldukları için, orada bu aileden hiç kimsenin kalmamış olduğu sanılmamalı.

    isa’yı “yaradan’nın erkek çocuğu” olarak duyuru edip hıristiyan dininin doğuşunu sağlayan aziz pavlus (st. paul), kendi yazdıklarına bakılacak olursa bu soydan gelmeymiş. benjaminler kovulup kovalandığında her nasılsa kudüs’te kalmayı muvaffak olmuş olan bir kolun irsiyetini taşıyormuş. bunu, incil’in “romalılara mektup” isimli kitabının başında açıkça belirtmiş. soyunun israiloğulları’nın diğer kavimleriyle çatışmış olmasına, üstelik bunun bir bakıma putperestlikten kaynaklandığının söylenmesine rağmen, hıristiyanlığın tarihsel önderlerinden biri yeryüzünün en yaygın dinlerinden birini kurmuş. incil’de benjaminlere ayrı, özellikli, sanki imtiyazlı bir yer tanımış.

    şimdi burada elbette şöyle diyebilirsiniz: «hesapça arada hemen hemen bin seneye yakın bir müddet var. aziz pavlus onca vakit evvelki atalarının yapmış olduğu gibi yapmak zorunda mıydı ki?»

    hayır!... elbette hiç kimse atalarının desturdan gitmek zorunda değildir. hele araya sayılamayacak kadar çok nesil aşımı girince, bir de buna yaşanılmakta olan çağın gerekleri ilave edince çok şey değişir. ancak burada bir başka incelik var.

    benjamin ailesinin putperestliğe yöneldiğini kim söylüyor?... tevrat’ta anlatılanların “katışıksız gerçek” olarak benimseyenler.

    peki, ya tevrat’ta anlatılanlar kaleme alındığı tarihteki ön yargılı bir tutumdan dolayı yanlışsa?... ya bu işin ardında aslında bir başka iş varsa?

    işte yahudilerin dinine karşı benjamin ailesinden gelme aziz pavlus tertemiz bir din kuruyor. o tarihte mevcut tabular yıkılıyor. bu bir din devrimi... bu en büyük reaksiyon... en büyük protesto… belki de bir bakıma dinler tarihindeki ilk protestanlık fakat isimi öyle değil; isimi hıristiyanlık.

    böylelikle hıristiyanlık, tevrat ile incil’i bir bütün olarak benimseyip, öncekine “daha önceki ahit”, sonrakine “yeni ahit”, ikisine ansızın “mukaddes kitap” demişse de, daha ilk kuruluşundan beri yahudilere karşıt bur davranış başka bir deyişle açıkça antisemitist bir nitelik edinmiş oluyor.

    bunun isimi neden hıristiyanlık? zira ismini hz. isa ile özdeşleştirilen “christos”tan alıyor.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap