38 entry daha
  • sayın beyefendiler, şimdi size neden kadınlardan erken öldüğünüzü anlatacağım ve bu konuda masum mu masum kadınları suçladığınız için pişman olacaksınız...

    sebep genel kanının aksine kadınlar ve ya dırdır falan değildir. işin bittiğinde takım çantasını salonun ortasından zamanında kaldırsaydın da kadın da söylenmeseydi. ayağından çıkardığın çoraplar neredeyse tencerelerin içinden çıkacak, sonra; kadın dırdır yapıyor, ölüyoruz... yeşilçam karakterine dönüşüp sorasım geliyor; siz ölmeyi bayılmak mı sandınız kuzum? öyle eften püften sebeple erken ölseydi insanlar, kadınlar da sizin dağınıklığınızdan erken ölürdü. bakın, kadınları gömmeye çalışırken bile doğru noktaya parmak basmıyorsunuz. dırdırdan ölmüş! yok dün akşam yaptığı pilav tane tane olmadığı için öldün... doğa ananın dengesini, küçük ama hovarda oyunlarını, insan vücudunun muhteşemliğini ve arızalarını es geçip, kendi inandığımız dogma ya da yargıları sebep göstermek, işin kolayına kaçmak ve aslını kaçırmaktır.

    erkeklerin doğdukları andan itibaren, kadınlara kıyasla daha erken ölecekleri bellidir. nedeni de cinsiyetleridir. yani; sadece erkek oldukları için, kadınlardan aşağı yukarı üç ila beş yıl daha az yaşayacaklardır. evet, hayat terazisi eşitliğini bu sefer kadının lehine bozuyor. mesela 2014-2016 yılı hayat tablolarına baktığımızda, türkiye' de doğuşta beklenen yaşam süresinin 78 yıl olduğunu görüyoruz. erkekler 75,3 ve kadınlar 80,7 yıl yaşıyor. genel olarak kadınlar erkeklerden daha uzun süre yaşamakta, doğuşta beklenen yaşam süresi farkı ise 5,4 yıl olarak hesaplanmış.

    bu farkı sorgularken insanın aklına ilk iş hayatı geliyor. erkeklerin süregelen dünya düzeni düşünüldüğünde ağır çalışma koşullarından dolayı erken ölmeleri ihtimali değerlendirmeye değer bulunabilir. sevgili hanımefendiler sizlere de iki çift lafım var; bu adamlar daha ne yapsın? avlandı geldi kadını besledi, tarlada çalıştı geldi kadını besledi, taş taşıdı, madende çalıştı, geldi kadını besledi, savaştı geldi kadını besledi. aşık oldu, sevdi; yemedi yedirdi, giymedi giydirdi... kadınını memnun etmek için çırpındı, bitmedi çilesi bitmedi; hayatı hep kan, ter, gözyaşı... adamcağızlar çalışmaktan telef olup erkenden göçüp gittiler diyebilirdik, aslında ilk bakışta mantıksız da değildi... ancak sorun bu olsaydı, günümüzde aradaki farkın kapanıyor olması gerekirdi. bbc dergi' de yayınlanmış bir makalede, isveç’ te yapılan bir araştırmaya göre, 1800’de yaş ortalaması kadınlar için 33, erkekler için 31 iken günümüzde sırasıyla 83,5 ve 79,5 olduğu görülmüş, yani toplumda büyük değişimler yaşanmasına rağmen, hala kadınlar erkeklerden %5 daha uzun yaşıyor.

    peki sorun erkek biyolojisinde mi? önce bi kromozomlara bakalım... biliyorsunuz ki her hücrenin dnasındaki kromozomlar çift halde bulunur: kadınlarda iki x kromozomu, erkeklerde ise x ve y kromozomu vardır. aslında evrimsel ilerleyişi düşündüğümüzde, erkek dnasının farklı kromozom ihtiva etmesinin bir avantaj olmasını beklerdim ancak ne yazık ki değilmiş... iki x kromozomu olması nedeniyle kadınlar her genin kopyasını tutuyormuş; yani bir gende sorun varsa yedeği de varmış. erkeklerinse böyle bir takviye imkanı yok, bu nedenle zamanla daha fazla hücre arıza gösterip erkekleri daha büyük hastalık riskiyle karşı karşıya bırakıyormuş.

    biraz da hastalıklara karşı savunmasızlıktan bahsedecek olursak; gerontoloji profesörü eileen crimmins, yetişkin erkeklerdeki ölüm sebeplerine dair küresel ölçekli verilerin kalp hastalıklarını işaret ettiğini söylüyor ve kalp hastalıkları bazlı ölümler dikkate alınarak, 13 gelişmiş ülkede 1800 ile 1935 yılları arasında doğmuş insanların yaşam süreleri üzerinden yapılan bir araştırmaya göre; dünyanın neresinde olursa olsun kadınlar, kalp hastalıkları farklılıkları yüzünden erkeklerden daha uzun yaşıyor. araştırmayı yapan doktorlardan finch, özellikle orta yaş ve erken yaşlılık döneminde kalp damar hastalıklarına bağlı erkek ölümlerinin daha fazla olmasının, kadın ve erkeklerin biyolojik farklılıklarını veya kadınların yaşamlarındaki bir noktada koruyucu faktörlere sahip olmaları ihtimalini düşündürdüğünü söylüyor.

    son olarak gelelim, baş belası testosterona... koreli bilim adamı han-nam park 19. yüzyılda saray hayatını incelemiş ve normal erkeklerin 50 yaşına kadar yaşadığını, ergenlikten önce hadım edilen 81 kişinin ortalama yaşının ise 70 olduğunu görmüş. londra’daki ucl üniversitesi’nden david gem ise ergenlik sona erdiğinde erkeklerin artık görebilecekleri hasarı görmüş olduklarına inanıyor. abd’de başka bir araştırmada ise durum şöyle; 20. yüzyılda akıl hastanesinde yatan erkeklerin bazıları kısırlaştırma işlemine tabi tutuluyordu. bu erkeklere 15 yaşından önce bu işlem yapılmış ise, diğer tutuklulardan daha fazla yaşadıkları görülmüştü. yani özellikle ergenlikten önce testisleri alınmış insanların daha uzun yaşadığına inanılıyor. testosteron kısa vadede vücudu daha güçlü kılsa da yol açtığı değişiklikler daha ileri yaşlarda kişiyi kalp hastalıklarına, enfeksiyona ve kansere daha açık hale getiriyor. yani o çok övünülen "erkeklik", aslına bakarsanız erkek yaşamının en büyük düşmanı... kadınlarda ise durum bambaşka; ostrojen adeta bir gençlik iksiri görevi görüyor ve antioksidan işleviyle hücrelere zarar veren zehirli kimyasalları temizliyor. dişi hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde, yumurtalıkları alınmış olanların hücre onarımını yeterince yapamadıkları, bu nedenle daha kısa yaşadıkları görülmüş. yani özetle; testosteron erkek ömrünü kısaltırken, östrojen tam tersi bir etkiyle uzamasını sağlıyor. yazık size yaa, bu da mı gol değil be*... neyse canım siz de üçün beşin hesabını yapmayın yani şimdi*.

    erkekleri bilmem ama bence yine de kadınları iş hayatı erken öldürebilir ya da beni o öldürecek ya! kesin bak, kesin bir ilişki var! durumu eşitlemek istiyorsanız, hanımları işe gönderin, ev adamı olun...

    kaynak 1: http://www.bbc.com/…-why-women-live-longer-than-men

    kaynak 2 : https://news.usc.edu/…nt-men-live-as-long-as-women/
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap