8 entry daha
  • antik dönemde var olmuş en efsanevi ordulardan biri olmasını sarsılmaz ve ürkütücü disiplinine borçlu olan askeri teşkilat.
    roma cumhuriyet iken de, imparatorluk iken de her daim roma'nın tek gücü ve gerçeği olmuştur. üst entarilerde silah, teçhizat ve taktik anlamda gerekli bilgilerin verildiğine inandığımdan, değinilmeyen bir konuya; roma ordusunda cezalandırma konusunu işleyeceğiz bugün arkadaşlar. oturabilirsiniz.

    en basit tabirle diyebiliriz ki, bir askeri yapılanma söz konusu olduğunda, ilk önceliğiniz sanıldığı gibi elit veya çok yetenekli askerlere sahip olduğunuz değil, ordunun disiplini ve düzenidir. bu hata kabul etmeyecek, ip gibi, mum gibi bir nizama sahip olunmasını gerektiren bir olgudur. dolayısıyla hoş görülebilir olumsuzluklar askeriyede yer almaz. gözüne hümanizm kaçıp ağlayacak arkadaşlar varsa sınıftan çıkabilirler, yok yazmayacağım. askeriyeden bahsediyoruz zira.

    gelelim önce suçlara. zira bir ceza için suç işlenmesi gerekiyor.
    temel suçlardan bazıları hırsızlık, verilen görevleri yerine getirememe, savaşta başarısızlık, ahlâka mugayir hadiseler, saflarını terk etme, savaştan kaçma, silahını kaybetme, nöbeti ihmal etme, emre itaatsizlik etme, firar, lakayıt davranışlar ve kahramanlığı hakkında yalan söylemektir. bu yalanı açarsak; diyelim savaşta çok adam kesip iyi dövüşemedin ama komutanının saygısını kazanmak için ziyaaa gibi sallayıp duruyorsun. işte bunu yaparsan contanı değiştirirler çiçeğim. geleceğim birazdan yaptırımına.

    bu suçları işleyenler sadece normal askerler değil, komuta kademesinde biri olsa da cezalandırmalara tabi tutulurdu. öyle "subayım ben, praetorian'ım, sikerim golgi cisimciğinizi" deme yani, senden büyük cavalry, cavalry'den büyük zeus var.

    hafif cezalar genelde falakaya yatırıp dövmek, kırbaçlamak, ekstra iş vermek, bol bol nöbet tutturmak, rütbe sökmek, görevden almak, ayak işi yaptırmak, para cezası ve yevmiye kesintisi gibi şeylerdi. yüzbaşılar dövmekle sınırlı, generaller ise ölümlü cezalar vermekte yetkiliydiler. roma ordusunda meşhur olmuş "bir lejyoner, düşmanından çok komutanından korkmalıdır" sözden disipline ne kadar düşkün olduklarını anlayabilirsiniz.

    gelelim hafif olmayan, affedilmez ve kallavi cezalara.
    savaştan kaçma, savaşta silahını kaybetme, mevzilerini terk etme gibi suçların hiçbir şekilde affı yoktu, en acımasız şekilde cezalandırılırlardı. bunun için bir yol da buldular: decimatio.*
    bu çok etkili bir yöntemdi. başarısızlığa uğramış birim 10'arlı gruplara ayrılırdı. aralarında kura çekilirdi ve talihsiz lejyonerimiz silah arkadaşları tarafından zopalarnan ölene dek dövülürdü. merak ettiyseniz şuradan seyir eyleyebilirsiniz. geri kalan 9 kişiye de buğday değil, arpa yemeği verilirdi.

    nöbeti ihmal etme, hırsızlık ya da önemli bir konuda yalan söyleyerek yanlış yönlendirme suçlarının cezası ise fustuarium denilen yine öldürene kadar dövme eylemiydi. ama bu sefer 9 kişi değil dövenler. utanç sebebi bir şey yaptığınız için çıplak bir halde çömelir gibi duruyorsunuz, vura vura yıkıyorlar. meraklısı için görsel.

    yine bu suçları işlediniz ama öldürülmediniz. çünkü daha yaratıcı cezalar var.
    romalılar düşünmüş olmalı: "ölümden daha kötü olan bir şey varsa, o da ölümle burun buruna olup onu beklemektir! bazılarına da bu cezayı verelim."

    ve evet piyangoyu kazandınız, tatile çıkıyorsunuz!
    ordugâh ve karargâhın dışına, güvenli olmayan bölgeye küçük bir kamp kurduruyorlar size. orada nöbet tutuyorsunuz. bir nevi ileri karakol nöbeti. yani ölüme beş kala. ve iki düşman askerini etkisiz hale getirip esir almadan kampa dönüşünüz yasak. yabana atıveriyorlar sizi sahipsiz köpek gibi, bir başınıza.

    hırsızlık yaptığınızda, sağ eliniz arkadaşlarınızın yanında kesiliyordu.
    cezalar çok katı, acımasız ve merhametsizdi. savaşta silahını kaybetmek büyük cezaydı. bu yüzden savaşta silahını bir şekilde kaybeden asker ya silahını almak için ya da ceza çekmemek için düşmanların arasına bodoslama, canhıraş bir intihar dalışı yapıyordu. çünkü ya bunu yapacaktı ya da bir sonraki saldırıda savaşa en ön birlikte katılacaktı. bu da garanti ölüm demekti.

    firar ederseniz halk içinde öldüresiye dövülüyor, kamçılanıyor, ardından köle olarak satılıyordunuz.

    kamptaki esirler, sizin nöbetiniz sırasında bir şekilde kaçtıysa yanıyordunuz. her gün yalın ayak, toganız olmadan, sadece başınızda miğferinizle çırılçıplak saatlerce nöbet tutuyordunuz. yani siz siz olun, esir kaçırmayın. valla dal taşak nöbet tuttururlar adama soğuklarda. ayrıca akşam yemeği ve banyo yapma hakkınız da bir süre elinizden alınıyordu.

    bazı ahlaka mugayir suçlar da orduda şerefsizlik sayılıyordu. herkesin içinde hakaretler yiyor, küfürlere maruz kalıyor, yüzünüze tükürmelerine seyirci kalıyordunuz.

    yani sonuç olarak, bu cezalar hiçbir ayrım yapılmaksızın, amcaoğlu veya dayıoğlu yardımı da işe yaramaksızın uygulandığından emsalsiz bir disipline sahip roma imparatorluğu lejyonerleri günümüzde hâlâ en nizamlı askeri teşkilatlarından biri sayılıyor. kendilerini alkışlıyor ve binlerce küfür sarf ediyoruz.

    son olarak*; hannibal* reyiz nasıl sikti ama sizi koduklarım! nihaha.
8 entry daha
hesabın var mı? giriş yap