• aylardan temmuz. bir yanı orman bir yanı deniz nemli bir marmaris gecesiydi. karanlığın boğucu sessizliğini bozan cırcır böceklerinin şarkılarını dinliyorum. uzaktan, askılı mini elbisesiyle dans ederek siyah saçlı beyaz tenli bir hatun bana doğru geliyor. belli ki kafası da kendisi kadar güzel. içkiniz var mı diye sordu. barda içtiklerim kesmedi dedi. smirnoff'u uzattım su içer gibi yuvarladı. ingiltereden gelmiş olan kız bir müddet dert yandıktan sonra, kiraz yemekten pembeleşmiş dudaklarıma yapıştı. türkçesi iyiydi ama aksanı komikti. başladık boş bir teknenin içinde gece sporuna kız dirty talking seviyormuş. bir anda bülbül kesildi şakır şakır konuşuyor. sanırsın türkçe-ingilizce cep sözlüğünü açmış random olarak okuyor. türkçe birşey söylediğinde ingilizceye geçiyor. ben de, acaba aynı şeyi şu anda ingilizce olarak mı söylüyor yoksa yeni birşey mi söylüyor lan diye düşünürken gülmekten bir türlü boşaltım sistemim devreye giremiyordu. aralarından kelimeleri seçebiliyorum ve sadece fuck me, so hard falan bana tanıdık geliyordu. odaklanmamaya çalışarak söylediklerine takılmadan devam ettim. fazlaca ter akıttıktan sonra nihayet finish e vardık. türkiye'deki en uzun ilişkim buydu dedi ve oteline dönmek üzere gitti. bunu da tecrübe etmiş oldum. her ne kadar sözcük değil kelime sıkıştırsa da araya çift dil biraz enteresan geldi. ingilizce olarak ne kadar seksi kelime varsa seks esnasında seksi değil komik geliyormuş. (bana öyle gelmişti yani)
hesabın var mı? giriş yap