3 entry daha
  • insan bu dönemde ilk önce bir varlıktı. antropolojide çeşitli “homo…” şeklinde kavramlarla nitelendiriliyordu. daha sonra insanın insan olma vasfını taşıdığı niteliklere gelmiş, insan görünümü kazanmış “homo sapiens” ortaya çıktı.

    bu dönemde henüz akıl var olmadığı için insanlar içgüdüleriyle hareket etmişlerdir (beslenme, üreme, hareket içgüdüsü gibi). bu nedenle akılla sınırlandırılmış duygulardan da söz edilemez. insanlar beslenmek için hayvanlarla birlikte grup halinde göç etmişlerdir. o yüzden burada henüz bir toplum söz konusu değildi. çünkü toplum olabilmek için duygu ve akıl gereklidir (düzen duygusu gibi).

    bu dönemdeki en önemli buluş olan konuşmanın/dilin oluşumudur. dilin oluşumunda çeşitli görüşler vardır. ancak genel olarak iletişim, hayvanların sesleri, gibi faktörler etkili olmuştur.
    günümüzde felsefenin en önemli alanı dil felsefesi (filoloji) ve buna bağlı olarak zihin felsefesidir (psikoloji). bunları bilimde deneye yansıtmak, belge bulabilmek ve tespit etmek kolay değildir çünkü dilin oluşumu bir sürece dayanmaktadır. konuşma evrensel değil yöreseldir.
    konuşmanın oluşumundan sonra insanlar birbirleriyle iletişim kurmaya başladı. bunun sonucu olarak toplumsal nitelik oluşmaya başladı. yani sürü olma niteliğinden topluluk olma aşamasına geçildi.

    topluluk olma aşamasında ekonomide çok fazla değişiklik olmamıştır. ekonomi avcılığa ve toplayıcılığa dayanmaktaydı. kapalı ekonomi denilen kendi bulduklarını kendilerinin tükettiği bir yapı vardı. bir ekonomik ilişki söz konusu değildi. çok dar bir alanda (aile içinde …) paylaşma duygusu mevcuttu. fakat paylaşımı bir ekonomik faaliyet/süreç olarak kabul edemeyiz.

    bu dönemde bir yerleşme düzeni yoktu. insanlar yaşamlarını sürdürebildikleri, beslenebildikleri ve korunabildikleri yerlere göç ediyorlardı. bu nedenle bir köy topluluğu veya bir klan yoktu. içgüdülerden kaynaklı bir yakınlaşma olsa da günümüzdeki anlamıyla bir aile kavramının var olup olmadığı kesin olarak bilinmemektedir. bu dönemde sözleşme kavramı henüz oluşmamıştı. mülkiyet kavramı gelişmişti. mülkiyet bugünkü anlamıyla değil zilyetlik anlamıyla kullanılıyordu. zilyetlik, elinde tutma, hakim olma, bir eşyanın üzerinde egemen olma hakimiyetidir.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap