9 entry daha
  • bugün dünyanın önemli düşünce kuruluşlarında halk iradesine dayalı demokrasinin yarattığı krizler tartışılıyor. popülizm ile demagoji ile güç elde edip, cehalet ve sefalet üzerine oluşturduğu söylem ve eylemleriyle iktidardaki yerini koruyan bir sistemin artık daha fazla devam edebilirliği yoktur.

    toplum tabandan değil, tavandan ilerler, taban takip eder. elitler toplumu ilerletir. ancak özellikle türkiye gibi gelişmemiş toplumlara sahip olan ülkelerde tavan tabanı takip ediyor ve ilerleme değil gerileme yaşıyor. bugün dünyanın birçok ülkesi, hatta abd'de aynı krizi yaşamakta. zaten tartışmalar, trump'ın başkanlığıyla birlikte arttı.

    ben önümüzdeki on yıllar içerisinde temsili demokraside abd kaynaklı bir dönüşümün yaşanacağını düşünüyorum. bu değişim ayrıca sürekli göç alan ülkeler için de "özünü" korumak açısından bir zaruret olarak görülüp kabul edilecektir.

    aristokrasi ve monarşinin bu gidişhata bir çözüm olduğunu sanmıyorum zira halk kendi seçtiğini düşündüğü kişileri iktidarda görmezse, onların hatalarına karşı tolerasyon konusunda da yumuşak olmayabilir.

    hem halkın katılımının olduğu, ama herkesin eşit derecede güçlü olmadığı bir oy sistemi mutlaka gereklidir.

    ne için?

    21. yüzyılda "kızlı erkekli ev istemiyoruz" deyip valileri göreve çağıran iktidar yetkilileri olmasın, bilişim sistemine falan kafa yorup insan hakları evrensel bildirgesinin kucaklayıcılığını kabul etsin diye. alnı secdeye değiyor diye teröristlere devleti teslim etmesin, işini iyi biliyor diye bilim insanlarıyla çalışsın diye.
11 entry daha
hesabın var mı? giriş yap