• “haksızlığı hak zanneden adamlara karşı hak dava etmek, hakka bir nevi haksızlıktır.” demiş zat-ı âlînin biri.

    bir devlet ya da sistem bu dünyada adaleti tam manasıyla sağlayamaz. çocuğu öldürülmüş bir anneyi örnek alalım. bu anne katilin dünya üzerinde en yüksek cezayı almasına mukabil acısı hiçbir şekilde dinmeyecektir. çünkü onun elinden alınan sadece bir et parçası değildir onun elinden alınan çocuğuna duyduğu derin sevgidir. sevginin bu dünyada dengi olmadığı gibi cezasının karşılığı da yoktur.

    insanoğlu ölümün bilinmezini anlamlandırmaya çalışırken bocalıyor. sahi ölüm nedir? bir yok oluş mu? neden var? neden hayattayız? ya da yukarıdaki paragrafla bağlantılı olarak bu çektiğimiz acıların bir bedeli ya da bir ödülü olacak mı?

    bir meyvenin amacı yiyene fayda sağlamasıdır, bir ağacın amacı meyve vermektir hem birçok fayda sağlamaktır. dünyanın dönmesinin amacı geceyi gündüzü, yazı kışı oluşturmasıdır. zerreden koca evrene kadar mükemmel bir sistem ve amaç vardır. amaçsız hiçbir şeyin olmadığı bu dünyada insan amaçsız mıdır? elbette değildir. dünyaya bir bitki kadar faydamız yoktur. bir hizmetçi değiliz. bize hizmettedir. ve dahi bir hayvanın geçmişten elimi gelecekten endişesi bugünü yarını düşüncesi yoktur. bu saydığımız özellikler sadece insanda vardır. bütün dünyanın bize hizmetçi olduğu, bir hayvandan aykırı olarak düşünebildiğin, eleminin acının... bedelinin olmadığı hayatının sonu ancak ve ancak başka bir dünyada adalete ertelenebilir.

    bu yüzden yapılan adaletsizliğin denginin karşılığını istemek sonuçsuz kalacağı gibi, adalet terazisini başka bir alem için kuran yaratıcının senaryasuna aykırıdır. ve dahi bu denkliği istemek eğer bir ahiret inancın yoksa düşün ki çocuğun öldürüldü bunun karşılığında katilinde çocuğunu öldürmek istemen ne kadar zalimcedir.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap