• sevgili burak,

    sen, canımızı çok yakan, özellikle bir gs maçında, o sezon feda demiş, zor şartlarda terinin son damlasına kadar oyunun içinde varlık gösteren beşiktaş takımının emeğini bilinçli bilinçsiz "çalmıştın." bu ilk haksızlık değildi uğradığımız, mağdur edebiyatı beşiktaşlının maddi güçsüzlüğünden ve lobisizliğinden ileri gelmekteydi, artık bundan taraftar olarak vazgeçmeliyiz.

    bu maç sonrası senin olası transferine hep şüpheyle yaklaştık, çünkü bizim nazarımızda böyle insanlıktan nasibini almamış kazançlar yok hükmündedir. sevinmeyiz. sevemeyiz.

    fakat, biz beşiktaş taraftarları olarak, şenol güneş'i sevdik, bağrımıza bastık, ona yapılan haksızlıklarla bize yapılanları birleştirdik, bir güç oluşturduk.

    futbolu bilen, her maçı canlı gözlerle izleyen bir beşiktaş taraftarı olarak, şenol hoca'nın oynatmak istediği oyunu adım adım ezbere bilmekteyim.

    senin de bu oyuna yatkınlığının net olarak farkındayım. eğer gerçekten, bizim gibi, küçükken hayalini kurduğun o formaya susamışsan, bu forma altında layıkıyla görev yaparak kariyerine son vermek, babanın mirasını tamamlamak istiyorsan, bu kulübe bir borcun olduğunu düşünüyorsan, gel, ne olursan ol yine gel.

    gelmeden önce sana düşen tek bir şey var. beşiktaş taraftarının içini soğutacak, bu forma haksızlık kaldırmaz, biri beni yıkana kadar beşiktaş formasıyla yere düşmeyeceğime, bu formayı sadece terimle, oynadığım sahadaki çamurla, bazen vücudumdan akan kanla kirleteceğime söz veriyorum. beşiktaşlı burak olarak büyüdüm, beşiktaşlı burak olarak futbolu bırakmak istiyorum dersen, bu taraftar seni sıcak karşılamaz belki ama yine de şenol hoca'nın hatrına sana karşı çıkmaz.

    gel, gönlündeki takımı yücelt, avrupa'da bir kupa kazan, 2 senede beşiktaşlı burak olarak tarihe kazın. hiç bir şey için geç değildir, korkma, bu taraftar hak edenin hakkını verir.

    tanım: gücü yetenlerin değil hakkı yetenlerin tuttuğu kulübün bir taraftarından burak yılmaz'a tavsiye.

    edit: başlık altındaki entryleri tek tek okudum. altını çizmem gereken iki konu olduğunu farkettim.

    1) şenol güneş'e yapılan haksızlıklar, fenerbahçe ile karmaşık işlerin olduğu şampiyonluk yarışını işaret etmiyordu. şenol güneş beşiktaş'a gelene kadar, teknik direktörlüğünün ve futbol adamlığının değerini yeterince kabul ettirememişti. en azından avrupa'da yaptıklarıyla, nispeten daha güçlü bir takımda neler yapabileceğini göstermiş oldu. haksızlık, onun bu değerini dünya kupası başarısında kıyafetine takanlar, konuşmasını anlamıyoruz diyenler sonunda da çakma filozof diyerek aşağılayanların kabul etmemesi. biz beşiktaş ve şenol güneş bir olup başardıkça, bu haksızlığa da karşı çıkmış oluyoruz.

    2) burak yılmaz'dan başka oyuncu yok mu? burak yılmaz'a muhtaç mı beşiktaş? bla bla bla...

    beşiktaş'ın kadro mühendisliği üzerine konuşalım o zaman. ligde 14 yabancıya müsaade ediliyor. maç kadrosunda da en fazla 12 yabancı oyuncu kaydolabiliyor. kaliteli türk oyuncu şart. bunun yanında, avrupa kupalarında bildirilmesi gereken yerli yetişme oyuncu sayısı 4. kulüpten yetişmiş oyuncusu sayısı da 4. beşiktaş'ın yerli yetişme oyuncu sayısında bir sıkıntı var. kadroya kayıt ettirsek dahi, gönül rahatlığıyla oynatamıyoruz. örneğin mustafa pektemek. bayern maçında kadroda olmasına rağmen, süre alıp fark yaratmasını beklemek abes olurdu. bizim forvet rotasyonumuz 3 oyuncudan ibaret olduğuna göre, bunların birinin kaliteli ülkede yetişmiş bir türk olmasını beklemek pek normal değil mi? ülkede yetişmiş, türk pasaportlu, forvet oynayan bana bir oyuncu söyleyin burak yılmaz'dan daha fazla katkı sağlayabilecek? beyler, bayern maçları bize gidilecek daha çok yolumuz olduğunu gösterdi yeterince.

    ayrıca sağ bek'e bir yabancı transfer etmemiz gerektiğini de hesaba katıp, kadroyu lütfen tekrar tekrar yazın ne demek istediğimi anlayacaksınız. bazı maçlarda tek düze giden oyunu değiştirebilecek oyuncu sayımız çok az olduğu için bütün sezonun istatistiklerinde en başa oynamamıza rağmen ligi 4. bitirdik. türk oyuncu rotasyonu elzem!

    bütün bu detaylara hakim olduktan sonra tekrardan entrylerin arasında gezeceğim. bakalım kim ne demek istediğimi ne kadar anlamış.
24 entry daha
hesabın var mı? giriş yap