9 entry daha
  • pehlivan yiğit demektir, sözüne sabrına imrenilen adam demektir, mensubu olduğu yörenin, köyün, kasabanın onuru, gücü, koruyucusu demektir. zamanenin kikirdeyerek altta kalınca üzülmemekten, üste çıkınca sevinmemekten anladığı hınzırlık ve sakillik ne olursa olsun, pehlivan kazansa da kaybetse de ruh halini belli etmeyen ve karşısındakine selamını yerden veren ağır adamdır.

    644 yıldır güreşirler, 644 senedir yiğitliklerinden kimsenin şüphesi yoktur ve 644 yıldır insanların kafasında güçleri ile yer etmişlerdir. ama sadece son birkaç senedir kendini bilmezler yüzünden rencide edilmiş, kalpleri kırılmıştır. gene de hiçbirini "böyle iş olur mu?! fatih ürek kim oluyor ulan?" derken göremezsiniz (ki içlerinden biri dellenip dese de, yavşak magazin sunucuları cesaret edip bir daha soramasalar diye umut ediyorum hep), aksine "herkese kapımız açık, kim olursa olsun önce bu kapıdan girmenin şartlarını yerine getirmeli," gibi, benim diyen insanın bu devirde gösteremeyeceği bir dirayetle cevap verirler.

    pehlivan artık bürokrasi ile güreşir olmuş. kameralar er meydanına girdi gireli kurallar değişmiş, medya pehlivanı kurt kapanına almış... saatler süren bir güreş seyretmek mümkün değil diyorlar artık, çünkü yeni kurallar güreşleri 40 dakika ile sınırlıyor ve sonrasında minder güreşi misali puanlama ile galip belirleniyor. hal böyle olunca, minder güreşinden kırkpınara para kazanmaya gelen sporcular da köyümüzün gururu pehlivan karşısında minderci taktiği ile 40 dakika kapanıp, gene minderci taktiği ile iki kaçamak sayı alıp güreşin galibi sayılıyor. eskiden göbek gökyüzünü görmeden güreş bitmezdi, şimdi güreş de çabuk tüketilsin diye "kompakt"laştırılmış.

    gene de pehlivan galip geliyor çoğunlukla. mindercilerin ve diğer ülkelerden gelen pehlivan olma heveslisi yabancıların onca teknik desteğe ve ilaca rağmen yenilmelerinin sebebi, gözden kaçırdıkları ince bir noktadır benim gözümde: kendileri demir çubuklar kaldırırken, pehlivan çocukluğundan beri insan eti yoğurur, kendinden büyüklerle kapışıp, onları kaldırıp üç adım yürümeye çalışır, ensesine, kulağına tokadı yiye yiye, oraları morara kızara güreşir. pehlivanın gücü dambıllarınkine benzemez, acıtır.

    bu kadar yazmamın sebebi de bizim köyün pehlivanıdır. kendisi, köye koşan kuduz köpeğin yolunu kesip, üzerine atlayan hayvanın ağzına elini sokup dilini koparıp atarak öldüren bir yiğit olduğu kadar, dargınları barıştırıp, güreşten kazandığını da fakirlere dağıtan bir abiymiş... bizim köyün pehlivanının arkasından, onun gibi yiğitlik ve mertlik (bu iki kelime vadili silahlı dizilerin sözüm ona vecizlerinde kaldı değil mi?) örneği olan birçok köyün pehlivanının arkasından edilen alaylar, zevzeklikler bugünlerde sinirimi bozuyordu, yazayım istedim.
39 entry daha
hesabın var mı? giriş yap