4 entry daha
  • güzel bir fikir jimnastiği olmuş belgesel, zevkle izledim fakat bazı hususlarda kafamda soru işaretleri var:

    1) mekke'nin ticaret yolları üzerinde olmaması durumu biraz sallantıda. öncelikle, denize medine'den daha yakın olan bir yerin hiç ticaretle ilgisi olmaması abartılı bir yorum olmuş. sonra, ticaret sadece ana hatlar üzerinden giden bir durum değil. antalya yahut muğla da ipek yolu üzerinde olan yerler değiller ama buralarda gayet medeni şehirler kurulmuş. yani, sadece ana damarlara bakarak kan dolaşımını açıklayamayız, kılcal damarlar da önemlidir.

    2) belgeselin hazırlayıcısı buzul çağı'nı hiç görmezden geliyor. bugünkü mekke'de çok ağaç olmaması küresel ısınma'nın bir sonucu da olabilir. (küresel ısınma derken, 8. yüzyıldaki buzul çağının sona ermesini kastediyorum. aynı dönemde viking genişlemesi de var. viking örneğini bilerek veriyorum çünkü aynı döneme rastgeliyor). iklim değişiklikleri tarihi etkiler. mekke yöresindeki bitki örtüsünün değişmesi de bu fenomene bağlı olabilir pekala. ayrıca, basit bir google araması bize mekke yöresinde gayet tarım ve hayvancılık yapıldığını gösteriyor. sanki bu kısımda doğrudan sonuca atlamışlar (mantık hatası).

    3) endülüs emevileri'nin kıbleyi değiştirmeleri hiç de akla yatkın değil. tam tersi olması gerekmez mi? politik olarak rakibin olan ve senin öncülün olan bir ülkeyi yıkan bir rejime karşı geleneği savunursun. iran kıbleyi değiştirse, türkiye de ''aman ali rıza bey, tadımız kaçmasın'' diyerek paralel bir kıble mi uydurur, yoksa eski kıbleyi daha fazla mı vurgular? bence ikincisi.

    4) abbasilerin kıble değiştirmesi de pek akla yatkın değil. zaten bölgeye hakim olmuşsun, niye kıbleyi değiştirip kendini zahmete sokuyorsun? aynı yerden devam et işte. ''kabe yıkılmıştı, o yüzden hazır yıkılmışken yeri değiştirildi'' argümanı da pek tutarlı değil. bir kere inananlar için durum böyle işlemiyor. yoksa israil, kudüs için niye bu kadar inatçı olsun? ikincisi, kabe'nin defalarca yıkılıp aynı yere yeniden yapıldığı zaten bilinen bir şey. hatta peygamberin bizatihi kendisi, kendi hayatında bir defa yenilenmesine şahit oluyor ve aktif rol alıyor.

    5) kıble meselesi ayrıca ilgi istiyor aslında. bugün bile bir çok caminin kıblesi tam değil yaklaşık bir yön belirtir. çok da önemli değildir aslında, önemli olan niyettir. bana sanki, örnek gösterilen camilerde zamanla kıble ayarlaması yapılmış gibi geldi (yani, zamanla kıblenin tam olmadığını farkedip düzeltmeye gitmişler gibi düşünün ki bugün bile olan bir şeydir). bir de kudüs ile petra gayet aynı düzlemde (mekke'den bakınca). e, elimizde medine'deki camiler ve mescitler var. neyi zorluyoruz ki?

    6) tamam belli başlı bir kaç tarihi olayı kerteriz alarak bir hipotez geliştirilmesi ufuk açıcı olmuş ama bir çok tarihi olayın bu anlatıda hiç yeri yok. bedir savaşı, uhud savaşı ve en önemlisi hendek savaşı hiç kendine yer bulamamış. şimdi ''bu savaşlar medine'de olmuş, biz burada mekke ve petra'yı tartışıyoruz'' diyebilirsiniz ama ta ebesinin nikahından medine'ye savaşmaya gelmemişlerdir herhalde. ne güzel müslümanlar çekip gitmişler, niye kurcalıyorsun? ama orijinal yer mekke ise mantıklı; ''bunlar güçlenip bizi tepelemesinler'' diye yılanın başını küçükken ezmek istersin çünkü burnunun dibinde.

    7) mancınık meselesi hikayeye oturmuyor. sonuçta mancınık kullanımı dönem içerisinde epey yaygın ve gayet de eski bir usul. çin olsun, hindistan olsun mancınık nedir, neye yarar biliyorlar. petra da roma ve iran hakimiyetleri arasında gidip gelen bir yer. her iki medeniyetin de mancınık kullandığını biliyoruz. acaba araştırmacı kendi teorisini ispatlamaya çalışırken bambaşka bir olayın kalıntılarını mı yakaladı? bilim tarihinde olmayan iş değil.

    8) becca- mecca meselesine çok takılmış araştırmacılar. peygamberin kendi adı sadece 4 (dört) defa geçiyor kuran-ı kerim'de. yani bu hiçbir şeyi ispatlamaz. ayrıca ibadethaneler genel olarak müminlerin ağladıkları (dikkat müslüman demedim, herhangi bir dine inanan müminlerin) ya da en azından ağlamaya meyyal oldukları yerlerdir. yani, mekke denilen bir yerde bir çeşit ibadethane (kabe?) varmış ve insanlar burada ağlıyorlarmış. gayet olası, çekip çekiştirmeye, ''yok aslında orasının asıl adı 'becca' idi sonra bir harf değiştirip 'mecca' yaptılar'' demek biraz zorlama oluyor (bizim islamcılar çok sever böyle şeyleri, nedense onu hatırlattı bana).

    daha bir çok mesele var ama en çok gözüme çarpan hususlar bunlar. kişisel kanaatim, araştırmacı abimiz kendi tezine aşık olmuş ve ayrıntıları görmezden gelmiş ya da karşılaştığı kanıtları kendi tezi lehine yorumlamış. bu her zaman bilinçli olmayabiliyor. bilim tarihine biraz aşina olanlar bileceklerdir ki bazen çok güzel bir tesbit yaptığınızı düşünürsünüz ve bu tesbitiniz sizi esir alır. ispatlamak için farkında olmadan kanıtlarınızı farklı yorumlama eğilimi geliştirirsiniz. bu abimiz de bu tuzağa düşüyor gibi geldi bana (bir art niyet aramıyorum, çok doğal bir şeydir esasında. herkesin başına gelebilir).

    ''e, kardeşim bu kadar çok eleştirin varsa nesini beğendin'' diye soracak olursanız, değişik bir bakış açısına sahip olması, ezber bozmaya çalışması ve tezini gayet anlaşılır bir biçimde lafı dolandırmadan anlatması çok güzel olmuş. bir müslüman olarak ilgiyle ve zevkle izledim. süresi de gayet uygun, bir çırpıda izleniyor (iftara yakın bir zamanda açmıştım, güzel vakit geçirtiyor. bir an ''orucu bozsam mı acaba?'' diye de düşündürttü).*

    müslüman izleyiciye bir not: gerek videonun altında gerekse başka yerlerde hemen komplo teorileri almış yürümüş. gerek yok, adam gayet temiz iş çıkarmış. dine saldırdığı falan da yok. bu bir beyin fırtınasıdır. bak ne güzel ben de kendi karşı argümanlarımı sıralıyorum. bir de kabul edelim adam oturmuş araştırmış ve muhtemelen islam tarihi bilgisi hepimize beş basar.

    imdb notu 8.2 (gerçi sadece 18 kişi oylamış, sayılmaz*) benim notum 6.5. şimdilik bu kadar, aklıma geldikçe düzenleme yaparım. iyi seyirler...
59 entry daha
hesabın var mı? giriş yap