• --- spoiler ---

    sigara tiryakileri lütfen bunu okumasın. buradaki serzenişim sadece sigara kullanmayan biri olarak, sigaraya karşı duyduğum nefret sebebiyledir. yoksa sigara içenler de çok güzel insanlar, tercihleri ve zevkleri sadece onları ilgilendirir. elbette onlar da markette benim gibi müşteriler. ben olayın toplumsal ve ekonomik boyutuna kafayı takmış durumdayım. sigaranın satış biçimi ile bir alıp veremediğim var, durum bundan ibaret. sigara hemen boşalan küçücük dolaplarda değil, özel kasalarda satılsın, sigara almak isteyenler o kasaya geçsin, hatta sigara sadece tütün marketlerde satılsın vb. fikirlerin hepsine eyvallah. ama her market alışverişinde sigara yüzünden kös kös sırada bekleyince benim sigorta atıyor, kayış kopuyor.
    tamam lan vurmayın
    --- spoiler ---
    sigara kullanmayan beni dumur eden olay. tam da içinizden "hah, oh be, sonunda sıra bana geldi, zaten aldığım üç parça şey, dolaptan aldığım ice tea bile beklerken ısındı, bir an önce şuradan siktir olup gitmek istiyorum" diye geçirirken, önünüzdeki lavuk, kasiyere şöyle der: bir de winston red alabilir miyim?

    o kasiyer işi gücü bırakır, kendi boyunun 2.5 katı yükseğe yerleştirilmiş göt kadar dolaba uzanır. anahtarla açar, o da ne! müşterinin istediği o sigaradan kalmamış.
    yan kasaya seslenir: tülaaay, winston red var mııı? şanslıysanız, tülay'da vardır. o da aynı şekilde uzanıp anahtarla açar dolabı. oradan 5 tane alır, kasiyer arkadaşına verir. kasiyer kendi boş dolabını tekrar anahtarla açar, sigara paketlerini dizer, bir tanesini de bekleyen müşteriye "dıt" latıp verir.
    tüm bunlar olurken siz ayakta beklemek, paranızla rezil olmak zorundasınız. 5 dakikayı aşabilen bu süre içerisinde aklınıza olmadık şeyler gelir. hayatı, dünyayı ve varoluşu sorgulamaya başlarsınız. neyi bekliyorsunuz peki? kasa sırasında sizden bir öndeki dingilin keyfi için bekliyorsunuz. sanki hepsi aynı bok değilmiş gibi marka seçiyor, paket seçiyor, tat seçiyor pezevenk. siz bir yere yetişecekmişsiniz, acil bir işiniz varmış, çocuğu kreşten alacakmışsınız, okula yetişecekmişsiniz, randevunuz varmış, yemek hazırlayacakmışsınız, yorgunmuşsunuz falan filan, kimsenin ,hatta kainatın umrunda değil. hemen oracıkta çırılçıplak soyunmak gelir aklınıza. ya da avazım çıktığı kadar bağırsam: "bok iç, amına koyduğumun çocuğu" diye, ne olur ki?
    elimdekileri sağa sola fırlatıp hiç bir şey olmamış gibi elimi kolumu sallayıp çıksam ne olur ki diye düşünürsünüz.

    sigara, marketlerde satılan, kar marjı en az olan ürün. o marketin 1 paket sigaradan kazandığı bir kaç kuruşluk karı düşünürsünüz. kasiyerin maaşını, sigortasını ve markete mal olan masrafını hesaplarsınız. bu maliyeti günlere, saatlere hatta dakikalara bölersiniz.
    sigaranın bir paketinden elde edilen bu kar için kasiyer kaç dakika harcadı? bu minicik kar için kaç kişi o sırada beklerken rahatsız oldu ve memnuniyetsizlik ortaya çıktı? o amına koyduğumun paketi o müşteriye ulaşsın diye tüm bunlara değdi mi? asla değmedi. nereden baksan tutarsızlık, nereden baksan ahmakça.
    kasiyere zulüm. sırada bekleyene zulüm. markete zarar!

    halbuki sigara denen bok marketlerden ayrı bir yerde, tütün marketlerinde satılsa olmaz mı? bu boku yiyecek olanlar siktir olup oraya gitse olmaz mı?
25 entry daha
hesabın var mı? giriş yap