1 entry daha
  • aklıma bir realiteyi ve bir şiiri getiren işçidir. insanoğlu bugün mars'a ayak basabilecek teknolojiye sahiptir. ancak sahra çölü'ndeki kum tanelerinin sayısını sayacak teknolojiyi yakalayamamıştır henüz. nitekim mars'a ayak basmak kum tanelerini sayabilmekten daha önemlidir. acaba öyle midir? bu realite, "önem" kavramının kendisiyle ilgilidir. bu belediye işçisi ileride önemli bir teori ortaya atacak olan bir fizikçinin oturduğu sokağı süpürüyor olabilir. onlardan 200 km uzakta bir köylü; söz konusu işçinin ve fizikçinin karnını doyurmak için ekin biçiyor olabilir. peki işçi mi, köylü mü yoksa fizikçi mi daha değerlidir? işte "önem" kavramının cevabı da burada gizlidir. bir çark misali dönmeyi öğrenemediğimiz müddetçe bu işçi gibi daha niceleri torunlarına oyuncak alamamaya devam edecekler. ancak onlara bir olguyu hatırlatmak gerekir, yıllar yıllar önce unuttukları bir olguyu!

    onlar ki;
    toprakta karınca,
    suda balık,
    havada kuş kadar çokturlar!
    korkak, cesur, cahil, hakin, ve çocukturlar;
    ve kahreden,
    yaratan ki onlardır.
    destanımızda yalnız onların maceraları vardır!
hesabın var mı? giriş yap