7 entry daha
  • karadut ve yaprağı efsanesi

    bir zamanlar birbirlerine aşık iki genç vardı. kızın adı tispe, delikanlının ki ise piremus idi. bunlar yan yana evlerde otururlardı. birlikte büyüdüler ve çocukluklarından beri birbirlerine karşı aşk beslerlerdi. fakat aileleri görüşmelerini istemezler birbirlerine uygun olmadıklarını düşünürlerdi. oysa onlar birbirlerini ölesiye seviyorlardı.
    iki evin arasında gizli bir çatlak vardı, aileleri bunu bilmezler onlarda geceleri burada buluşur o aradan birbirlerine seslerini duyurur aşklarını dile getirirlerdi. bir gece ormandaki ağacın altında buluşmaya karar
    verdiler. tispe ağaca piremus'dan önce varmıştı. gittiğinde avını yeni yemiş ağzından kanlar akan kocaman bir aslanla karşı karşıya geldi. korkarak bir mağaraya doğru koşmaya başladı. farkında olmadan yolda boynundaki eşarpını düşürmüştü. o sırada piremus geldi gördükleri karşısında donup kalmıştı.
    kocaman aslanağzında kanlarla birlikte biricik sevgilisi tispe'nin eşarbını parçalıyordu. o an aklına gelen ilk ve tek şey aslanın tispe'yi öldürerek yediğiydi. tispesiz yaşayamazdı. aklından geçen sadece aşkı uğruna canına
    kıymaktı.

    belinden hançerini çıkardı ve göğsüne sapladı. kanlar içinde cansız bedeni yere düştü. tispe ise korkusunu bir kenara atıp bir an önce aşkını görmek için mağaradan çıkmaya karar vermişti. ağacın altına geldiğinde o korkunç sahneyle yüzleşti. piremus'un cansız vücudu yerdeydi ve elinde tispe'nin düşürdüğü eşarbını tutuyordu. ilk önce genç kız olanlar karşısında ağlamaktan hiçbir şeyi anlayamamıştı. ama eşarbı ve uzaklaşan aslanı görünce anladı. bir an mağarada düşündüğü o korkunç şey başına gelmişti. ve onun öldüğünü düşünen piremus aşkı uğruna canına kıymıştı. tispe bir an bile düşünmeden hançeri aldı ve göğsüne götürdü. onların aşkı ölesiye bir aşktı ve ölüm bile onları ayıramazdı. eğer piremus aşkı uğruna
    ölümü göze aldıysa o da hiç çekinmeden canına kıyabilirdi ve hançeri sapladı. birden vücudu piremus'un bendeninin üstüne yığıldı.

    o anda tanrılar bu yüce aşkı ölümsüzleştirmek istediler ve bu çiftin üstünde duran ağacı bunların aşkına
    adadılar. piremusun kanını bu ağacın meyvelerine, tispenin gözyaşlarını ise ağacın yapraklarına verdiler.o günden beri kara dut ağacının meyvesinin çıkmayan lekesini,(piremusun kan lekesini), dut ağacının yaprakları,
    (tispenin gözyaşları) temizler..bilir misiniz dut ağacının meyvesinin lekesi çıkmaz ama elinize ağacın yaprağını alır ovuşturursanız lekenin gittiğini göreceksiniz.
13 entry daha
hesabın var mı? giriş yap