• bu entari ak troll yahut kripto iktidarcı bir yazı değildir.... ben yanlı bir insanım. demokrasi ve özgürlüğe ilkesel bakarım. atatürk'ü babamdan çok severim. sırf bu yüzdendir ki bugün iktidarın yaptığı "yeni türkiye" adlı beyin yıkama operasyonunun anti tezi olarak sunulan bir kısım fikirlerin de aynı şekilde bir beyin yıkama olduğu konusunu dile getiriyorum.

    ööncelikle belirteyim: türkiye asla huzurlu bir yer olmadı. belki 90'lar huzurlu falan gibi geliyordu insanlara ama hatırlatayım o dönem çoğunuz çocuktunuz. huzurlu gelmesi normal. eski huzurlu türkiye konusunda en çok dile getirilen laflardan bir tanesi kimsenin kimseyi yargılamadığı yanılgısıdır. bir bakıma doğru. yargısız infaz kavramının jargona girdiği yıllar olan doksanlar bu bağlamda pek huzurluymuş. kimse kimsenin mezhebiyle ilgilenmzdi de sormazdı da falan falan. hadi oradan. ülkenin belki de 1071'den beri bir numaralı sorusu "memleket nere" sadece bir sohbet başlatma sorusu muydu? neden erzurum dendi mi, trabzon dendi mi konu kapanıverir de elazığ, erzincan yahut sivas denince aklınca çaktırmadan uzar bu mevzu peki? diyelim ki ilgilenilmezdi sahiden... bugün bile neden aleviler, sünniler ayrı köylerde yaşar? aşırı huzurluyduk, hiç ilgilenmiyorduk da beraber mi yaşıyorduk sahiden? bu ayrım hep vardı. sadece ayrımı yapan erk başka eldeydi. aleviye kız vermeyen de vardı, sünni'ye yabancı diyen de. dile getirilmiyordu sadece.

    kürt demek bile görece yeni yeni serbest oldu ülkede. eskiden kürt sorunu yoktu... hee yoktu. 2002'den sonra girdiler kürtler ülkeye. ne dersim harekatı bir kürt temizleme operasyonuydu ne de bugün özgürleşti kürtler. aynı bok aynen devam ediyor. bakın çok derin analize girmeyeceğim. ufuk yıldırım ve ercan saatçi'nin bir albümü var. vitamin dönemleri. tamam "bol marihuana az vitamin" gibi şarkılar yapıldı aynı dönemde ama ağır kürt şivesiyle sözde komedi yapan şarkılar vardı. içinde "istanbul kürt doldu mk" mesajı içereninden tut, "büyük şehire geldim orospu oldum anne" söyleminden çık, bunlarla eğlendi insanlar. ne zaman? eski türkiye'nin huzurlu yıllarında...

    huzur beyaz türkiye'nin beyaz çocuklarına vardı arkadaşlar. okuluna gidip, dönüşte ninja kaplumbağalar izleyen insan tabi huzurlu olur. hadi aynı yaşta sokakta polise taş atmaya zorlanan veletler? çok mu huzurlulardı acaba? hele bu dindoş takımının ezilmişlik masalları yok mu? abarta abarta bitiremediler ama zulüm seviyesi anlattıkları kadar olmasa da anlatılanlar gerçek. aslında kendi önderleri tarafından fakir ve cahil bırakılmış, dolayısıyla da itilmiş orta çağ canlılarıydılar. fark etmeleri zaman aldı. şu anda intikam alıyor bu kesim ama kendi önderlerinden alacakları yere adını laikçi koydukları kişilere saldırıyorlar. eski türkiye'de de nefret ediyorlardı askılı blüzden, dar kottan, biradan, tatil köyünden. sadece dile getiremiyorlardı. beyaz türk dile gelmeyen bu nefreti duymadığı için kendini huzurlu sanıyordu o aralar.

    hani biri bana dese ki (ben dine falan inanmadığım için) beşiktaş maçı izlemeyeceksin. izlersen seni okula almam... içime oturur. izleyemediğim maçlara yanatım. ama deseler ki maça da okula da gitmek serbest, içeride siyah beyaz giyinmek yasak... zerre siklemem. gel gelelim işte o başörtüsü garabeti öyle bir olay oldu ki sanki ülkede müslümanlık yasaklandı. be dallamalar, siz değil misiniz zamanında pantalonunda ütü izi var diye insanları beynamaz diye fişleyip yoluna taş koyan? şimdi neyin şikayeti bu? asıl olay şu... herkes birbirinden nefret etti asırlarca. o huzursuzluk bir yerlerde hep vardı ama ayyuka çıkmamıştı.

    tek kanallı tv ile üç beş gazete dışında iletişim kaynağı olmayan bir ülkede kimbilir hangi sapık hangi kuytu köşede taciz etti çocukları. kim sker yalova kaaymakamını o zamanlar... 45 dakika haber verilecek tv'de koskocaaaa başbakan dururken senin veledinin haberini mi yapacaklar? ama biz sanıyoruz ki eskiden huzur vardı, sapık yoktu. ben 8 yaşımda ankara'nın bir ucundan ötekine belediye otobüsüyle gidip geliyordum okul ev arasını. o dönemde de herkes aileme "aman ortalık sapık dolu" diye çemkiriyordu. çok bir fark yok. ha o günlerde araba sayısı daha azdı tabi. ama bu benim trafik kazası geçirmeme engel olmadı.

    kısacası samimi olalım, kendimizi kandırmayalım. bugün neyse dün de oydu bu ülke. eşitlik yerine ayrıcalık isteyen bir toplum olduğumuz müddetçe de aynı olacak her şey. şahsi kanaatim bu yeni türkiye masalının bitmesi ile çok şeyin değişmeyeceği ama daha da kötüye gitmeyeceği yönündedir...
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap