• bir yazarla girdiğim tartışma sonucu benim de bu kadarını tahmin etmediğim hatalar silsilesidir.

    bir mühendis olarak durumu şöyle basitleştirerek anlatacak olursam barajlardaki en büyük 3 tehdit
    -mevcut gövdenin tam kapasite çalışması durumunda mevcut yükü taşıyamayarak yıkılması
    -mevcut gövdenin herhangi bir yerinden -tekniğine uygun yapılmaması nedeniyle- suyun diğer tarafa kılcal boşluklardan geçmesi. daha sonra bu kılcal boşlukların müdahale edilmediğinde daha geniş borulanmalara yol açarak büyük deliklere dönüşmesi sonuç olarak baraj gövdesinin çok ciddi hasara uğraması
    - suyun havuzlandığı kısmın zeminindeki boşluklardan baraj gövdesinin diğer yanına geçmesi. bu da gövde altındaki toprağı anbean oyarak zayıflatır ve muhafaza edilen suyun gücüne göre baraj gövdesini olduğu gibi devirebilir.

    aşağıdaki linkten bahsettiğim borulanma etkisini görebilirsiniz.
    borulanma etkisi

    aşağıdaki linkler basit bir google aramasıyla elde edilen sonuçlardır. ve ortak noktaları yukarıda saydığım son iki maddedeki tehlikeleri içermeleridir.

    topçam barajı ordu
    akçakoca barajı
    gördes barajı
    şevketiye barajı
    kars digor barajı
    akdeğirmen barajı
    boztepe barajı
    sivas güneykaya barajı

    daha bunun gibi birçok haber var.
    bu konuda uzman bir inşaat mühendisi değilim fakat bu kadar fazla benzer sorunun yaşanmasının nedeni tahminimce yüksek kar marjlı baraj yapım ihaleleri ve bu ihalelerin belli başlı kişilere gidiyor olması. birkaç dsi'de görevli arkadaşımdan da duyduğum kadarıyla tekniğe uygun olmayan imalatlar siyasi nüfuz kullanılarak kontrol mühendislerine kabul ettirildiği yönünde.

    bu konu neden bu kadar önemli? o barajlar bizlerin vergisiyle yapılıyor ve karşılığında tarım hareketleniyor, elektrik elde ediyoruz. yani geri dönüşü yüksek bir yatırım. fakat su tutma problemi yaşayan bir barajın faydası sıfıra yakındır. hatta yıkılma tehdidi altında olduğundan civar yerleşim yerlerine ve tarım arazileri için büyük tehdittir.

    bir baraj inşaatı sırasında dikkat edilmesi gereken en önemli konulardan biri gövdenin ve zeminin geçirgenliğini sıfıra indirmektir. bu en basit teknik zorunluluğu bile yerine getiremeyen müteahhitler işleri hiç batırmamışçasına bir sonraki ihaleye elini kolunu sallaya sallaya giriyorlar. çünkü dediğim gibi kar marjı çok yüksek.

    önerilerin nedir diye soracak olursanız bu siyasi tekdüzelikte herhangi bir sorunun herhangi doğrudan bir çözümü olduğuna inanmıyorum. zira yıllardı tmmob'yi itibarsızlaştıran önemsizleştiren bir anlayışla yönetiliyoruz. çed raporlarını dahi hiçe sayanlar elbetteki vatanını seven bir mühendis olarak bu tespitlerimin üzerinde çok durulmayacaktır.

    not: bilerek teknik terimlere boğmak istemedim. her okuyanın anlayacağı açıklıkta yazmak istedim.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap