33874 entry daha
  • kanalın verdiği tüm hazırlık maçlarını izlemiş, takımı nispeten yakından takip eden biri olarak, kişisel yorum ve öngörüde bulunacağım bir entry olacak yeni sezona dair. bu entry; transfer gündemine ait bir konu da olabilir; ve biraz uzun da kaçabilir. ya da kısa, bilemedim.

    başlayalım!

    ...

    sıra sıra gidelim:

    fabri: gitti gibi duruyor, ama eğer gitmezse, yeni sezona dair bu kadar sallantıdaki bir defans hattında, en önemli kozumuz olacaktır. giderse gerçek anlamda büyük handikap çünkü kaleciden yana, en azından son 25 senede çok şanslı olduğumuzu düşünmüyorum. bu gözler vedran runje'leri, denys boyko'ları, tolga zengin'leri, ne kadar penaltı kalecisi olarak gönlümüzde ayrı bir yeri olsa da ike shorunmu'ları gördü... bizim için marijan mrmic, oscar cordoba, fabricio agosto ramirez kolay yetişmiyor.

    utku yuvakuran: bu çocuğun en önemli ve büyük özelliği, futbolcu bir babası olması... en büyük şansı; türkiye'nin en efsane "kalecisinin", teknik direktörü olması. yani böyle bir denklemde, biraz bile dişini sıksa, her türlü kale emanet edilir. bilakis kanında var. hazırlık maçındaki performansı da iyiydi. bir kaç kurtarış bile kanında bu işin pıhtılarının olduğunu göstermeye yetti. çok değil 3 sene sıkı çalışsın, kalenin 1 numarası olur. yeterki severek yapsın.

    tolga zengin: kendini fabri tanımında gömdüm gibi görünse de, trabzonspor'dayken, delgado'nun o malum penaltı vuruşunda sakatlanmasa, belki onur kıvrak'ın falan hala önünde olabilecek bir kaleciydi şu an. belki daha da iyi bir halde. ancak kaderin cilvesi. en büyük sakatlığı en büyük kupaları kaldırdığı bir takıma gelmesine vesile oldu. kendisinin kumaşı olduğu zaten aşikar. ama her şey brugge maçıyla başladı be kaptan. o geri adımı atmayacaktın. güven yok.

    domagoj vida: sana ne diyelim... yorumsuz; ama cidden yorumsuz. kral bir savunma oyuncusu alıyorsunuz ve ağzından daha "en buyuk beşiktaz!" cümlelerini duymadan yolculuyorsunuz... gerçekten o da fabri gibi giderse çok büyük handikap. bu gözler; sydn...yok bu sefer saymıyorum. kalırsa en büyük kozlardan biri; giderse en büyük handikaplardan.

    pepe: adam dünya markası cümle kurmaya çalışmak bile o markayı kirletmek olur. geçiyorum.

    fatih aksoy: krasnodar maçında çok önemli bir detay dikkatimi çekti. krasnodar, maçın ilk golünü attığında, aynen şu cümleyi kurdum; "-yok abi fatih aksoy'la maksoyla olacak iş değil." ve hemen ardından şu geçti aklımdan; "-en fazla yedek olur." hem de "en fazla" buraya dikkat. ama ne olduysa sonra oldu. anlamsız bir güven aşıladı anlık. yani; kumaş var gibi evet. işlerse ve ersan ya da egemen korkmaz ayarında bir stoper olursa bile çok iyi. daha üst seviyeye çıkarsa alnından öpülecek iş yapmış olur zaten... ama tabii ki mucizeye yakın bir atılım yapamazsa 2 sene full yedek, en fazla mecburiyetten yer bulur. katetmesi gereken yol beşiktaş yolu olduğu için yokuş çok yüksek.

    caner erkin: geçen gün bir röportaj izledim, orkan çınar'ın sanırım. en neşeli olarak, sürekli konuşan susmayan enerjik biri olarak caner erkin'i vitrine koydu. bu gerçekten çok önemli. hazırlık maçlarında da sezona gayet hazır izlenimi verdi. sol bek sağlam çok şükür. sevmediğim tek özelliği oyun olarak, savunma yaparken karşısındakinin orta yapmasına sürekli izin veriyor olması. bu nasıl bir huy anlamadım. dikkat edin bak sürekli orta yapacağını düşündüğü adamın uzağında duruyor. ilginç.

    adriano: adam kalite abi geç geç entry yeterince uzun olacak zaten.

    gökhan gönül: cam adamımız. cam mam ama türkiye'deki en iyi sağ bek. demek ki cam olmasa ne canlar yakacak da işte "-ağrısız oynadığımı hatırlamıyorum neredeyse" demeci her şeyi özetliyor. o da sezona hazır. sakatlık olmazsa "savunmanın" en sağlam yeri bekler. tek sağlam yeri de baktığımızda... ah vida ah...

    gary medel: bu adam savunmada da müthiş oynuyor tamam ama bizim takım için ön libero oynaması çok net daha avantajlı. yine krasnodar maçından örnek vericem; ilk yarı stoper oynadı, orta saha yol geçen hanı; ikinci yarı ön libero oynadı, yol geçen hanı krasnodar'ın özeline döndü. süper pres, süper hırs, süper özgüven... bizde bu adamın yeri değişmez önlibero olmalı. seviye atlatıyor.

    necip uysal: fenerbahçe için semih şentürk zamanında neyse bizim için de bu adam şu anda o. yedek kalması gerçekten üzücü ama sürekli 11 oynadığında da, bu üzebiliyor. yeni sezonda da defansif anlamda en önemli joker. fazla ayrıntı kasmaya gerek yok.

    dorukhan toköz: geldik şimdilik görünen bir numaralı transferimize. ben bu çocukta şunu hissettim; şenol hoca çok fena kafayı takmış! bu çocuktan bir yıldız çıkartmaya çalışıyor. yeni sezonda ismi atiba'ya eşdeğer şeklinde duyurularak öne çıkarılabilir. beklenti epey yüksek; çünkü öyle oynuyor. hakikaten.

    oğuzhan özyakup: bu sezon kendisinin son şansı. ya +10 asist +10 gol şeklinde bu sezonu tamamlayacak; ya da bir yıldız adayı daha bu ülke güneşinin altında yitip gidecek... şenol hocayı zaten saymaya gerek yok; bir de futbolculuğu zamanında o mevkiinin bir numaralı adamı senin hocan olmuşken, ... devamını getirmiyorum. haydi kartalım, uç!

    tolgay arslan: guti'nin geldiği ilk bu adamda belli oldu. uzaktan şutlar, daha çok oyunun içinde kalma katkı verme isteği, daha akıllı seçimler... çok net bir şekilde şu fikrî yapı yeni sezona sirayet etsin, seneye tolgay gidecek diye üzülürüz. adam harbiden istedikten sonra yaparım adamlarından. isterse yapar.

    veli kavlak: üzgünüm ama, geç...

    orkan çınar: bu çocuk kendini deplasmandaki leipzig maçında kanıtladı benim gözümde. o çalımı yeter. çok forma şansı bulursa kendini de bulur. ısrar edilmesi gerek.

    ryan babel: daha iyisi bulunursa hemen satılsın dediğim oyunculardan. ki daha iyisini bulmanın zor olduğunu, hatta o kişinin, babel'in verdiği katkıdan daha az katkı vereceğini düşünmüyorum. babel tam bir profesyonel. ama bence bizde misyonunu tamamladı. oyun olarak sevdiğim en önemli özelliği uzaktan attığı muazzam şutlar. sevmediğim özellikleri ise maalesef daha çok. orta yok, pas karambol, çalım şöyle-böyle... şenol hoca'nın, alternatifi olsa bile, sadece babel'in savunmaya yardım yapma özelliğinden yine onu tercih edeceğini düşünüyorum. yeni sezona hazır mı derseniz 1 numara belki. çok fit. profesyonel adamın hali bir başka oluyor arkadaşlar, adamın paçasından akıyor. sadece daha çok katkı vermesini istediğimden bu sitemim...

    jeremain lens: yediğimiz en büyük kazık, bu 1. ikincisi de, bu adamın özel hayatında ya da ne bileyim tam anlamlandıramadığım bir problemi var gibi. krasnodar maçında bile karşı karşıya vurduğu top direkten öteki diğere kadar yerde yuvarlanarak gidiyor da anca gol oluyor. cidden bir şeyler var gibi ama ne? sorun tamamen mental gibi, odaklanma problemi mi var, kültür şoku mu yaşıyor, ah mı ettiler, büyü mü yaptılar, inanca göre değişir. ana bu adamın sorunu antrenmanla, sürekli 11 oynatmakla çözülecek bir sorun gibi durmuyor. uyarıdır.

    gökhan töre: iyi niyetli; ama hayır. hazırlık maçında oynadığı gibi oynarsa ve tam da takımın kötü gittiği bir âna denk gelirse taraftar anında tepkiyi basar. çok dikkat etmesi lazım oynarken. bireysel düşünürse, bireysel düşer!

    ricardo quaresma: hazırlık maçlarında gördük ki; bu adam öyle veya böyle hücumun yükünü sırtlıyor. olmadığı maçlarda bir eksiklik var. ha olmasa olur mu? tabii ki olur. ama quaresma dediğin zaman durup düşünmemek kendisinin yeteneğine büyük ayıp olur. diyorum ya; öyle veya böyle. bu adamın oynadığı takım başka oynar. tam bir lider. hatırlayın; guti ile futbolcu olarak oynadığı sezon medyada guti ile aralarında gizli bir liderlik savaşı olduğu çıkmıştı. yani bu tarz olumsuz haberler. hatta guti'nin gitmesinin nedenlerinden biri olarak gösteriliyordu. bu bilgi doğru demiyorum. sadece böyle böyle haberler çıkmıştı zamanında. buna dayanarak söylüyorum ki; eğer takımda kalır da gitmezse, kendisinden bu sene muazzam bir performans görebiliriz... düşünsene; zamanında aynı takımda oynayıp da bir nevi ego savaşına girdiğin adam şimdi kenardan seni izliyor... daha fazla hırs? daha fazla istek? daha fazla katkı! takımda kalsın.

    aras özbiliz: üzgünüm... geç...

    cyle larin: bu adamın adı daha ilk duyulduğundan beri yakın takipteyim. o kadar ki orlando'nun maçlarını izlemek için gün sayıyordum izlemediğimin özetine kadrosuna vesaire bakıyordum sakat olduğunu bilmeden. o derece heyecanlandırmıştı beni. hazırlık kampında çok güzel bir performans koymamış olsa da hala o heyecandayım. kendisi kendini tamamen bu takıma ait hissederse tozu dumana katar. en önemli eksisi şimdilik şenol hoca'nın da dediği gibi kafa topları. bir de hazırlık maçlarında bir izlenimim oldu; eksik kaldığı yerlere odaklanarak oynadığı için sanırım, çok rahat gol yapabileceği pozisyonları tam anlamıyla harcıyor. bazen insan sadece içinden geldiğini yapmalı. bence larin de içinden geldiğini yapsın. bir şeyleri dayatarak yaptırabileceğin bir adama benzemiyor.

    alvaro negredo: mobbing'de bir numaralı tanık. adam onca hazırlık dönemi kaçırdı, oyuna 85'de girdi, ilk fırsatta kafayı girer girmez öyle bir yere attı ki, sırf kalite kokuyor. buram buram. şenol hoca'nın oyun sistemine uymuyor olabilir ama, sanki ...sanki ... ...neyse.

    vagner love: kendisinde öyle bir enerji var ki. nasıl tarif etsem, ...böyle hani sevdiğin bir insan vardır çok fazla gülmez biraz sert durur sen o gülümsesin diye gözlerinin içine bakarsın ya. ama hani bir türlü gülümsemez o adam. ama çok seversin. sonra bir şey vesile olur bir güler, direkt sana bulaşır, böyle anlamsız mutlu olursun. tam o tip işte. geçen sezon o takımı sabote eder gibi oyundan çıkışları yok mu, tam insandan soğuma vesilesi. ama şimdi gülüyor. baya baya gülüyor. güzel geçirebilir bu sezonu.

    mustafa pektemek: ben sana ne diyim abicim. oyna işte*

    gelelim gelmesi muhtemel isimlere;

    david ospina: bu adam ilk konuşulduğu zaman yıllar önce, ki daha boyko gelmemişti galiba, ertem şener demişti ki olumlu anlamda; "taraftarı coşturur!" işte o an vay dedim bee gelsin işte. hem bu da kolombiyalı, kolombiyalı kaleci bizim ülkeye yarıyor arkadaş vardır böyle enstantaneler. mondragon, cordoba... ikide iki. ospina neden olmasın?

    ama...

    ama, gelgelelim ki fabri gibi bir kaleci gördük be abi. tamam bazen acayip hatalar oldu ama o şampiyonlar ligi'ndeki gözyaşının damlası yeter. fabri çıtayı acayip yükseltti. ospina gelirse o çıtanın altında kalabilir. çok âhım-şâhım bir kaleci değil.

    vincent aboubakar: hiç yoruma, analize falana filana gerek yok. porto formasıyla istanbul'da bu taraftara üçlü çektirdin ya. yeter de artar. artmasın gel! savunma bu kadar olumsuza evrilirken bu olumsuzluğu sadece hücum nötrler. gel, ne olursan ol, yine gel.
22338 entry daha
hesabın var mı? giriş yap