3 entry daha
  • türkiye'de toponimi alanında çalışmaların ilki köprülüzade mehmet fuad bey'in makalesiyle başladığı ifade ediliyor. araştırmacılar bu konu hakkında literatürümüzde kavramsal bir birlik olmadığından yakınıyor. kıstas olarak sovyet türkoloji enstitüsünün çalışmalarındaki sistematiğe nazaran bizimkilerin dağınıklıklarını gösteriyorlar.

    makalelerde gözüme çarpmayan ama daha önce duyduğum bir rahatsızlığı buraya nakletmek istiyorum ben de. türkçe dil yapısı itibariyle arapça'dan farklı seslere sahip. mesela bunlar sessiz harflerde ç j gibi ifade edilebilir. bunlara üç nokta eklenmek suretiyle sorun çözülmüş görünüyor, esasen osmanlı türkçesiyle alakadar olanlar ne dediğimi anlamışlardır. ama sesli harfler konusunda büyük sıkıntılar olduğunu düşünüyorum; (bkz: o, ö,u,ü) ve (bkz: v) harfini tek bir harf karşılıyor o da: vav. sonra yine arapça'dan tesirle yer adlarında kulllandığımız (bkz: dat) (bkz: ayın) ve (bkz: gayın) gibi harfler, kelimelerin transkripsiyonunda çok büyük ihtilaflara neden olabiliyor. yani eski osmanlı türkçesiyle yazılan bir metinde, eski yeradlarının çevirisi tamamen tahmini olabiliyor. bu konu hakkında başka bir alfabeyle yazılmış karşılığı ya da tanık yoksa iş, içinden çıkması zor bir hale gelebiliyor.

    tarihte bu konuda en güzel örneklerden biri zannımca harezmdir. harzem, harezm, horezm, horzem gibi pek çok kullanımına denk geldim ve muhtemelen hepsi de doğru. sergei agacanov horezm'in doğru olduğunu iddia ediyor mesela. (hı, re, keskin z, ve mim).

    araştırmacılar için çok daha büyük sorunlar elbette vardır birine de ben değinmek istedim.
    edit: imlâ
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap