109 entry daha
  • bir sektörü, mesleki anlamda yoğun bir yelpazeye yayılan işgücüne istihdam sağlıyor diye ülke ekonomisi adına lokomotif bir sektör haline getirmek ve ekonomik büyüme hedeflerinde inşaat sektörünü öncü kılmak;bizim tam da bugünlere gelmemize neden olan şeydir.

    inşaat sektörünü temel alarak büyüme sağlamanın bedeli;ülkenin, tam da bu günlerde acısını fazlası ile çektiği tüketim ekonomisine dönüşmüş olması ve üretim anlamında da ciddi manada sınıfta kalmış olmasıdır.

    inşaat sektörünün, bir ülkenin olmazsa olmaz bir sektörü konumunda olması ki gerçekten öyledir; o sektörü, ekonomiye lokomotif olması görevini biçmenize bir gerekçe olamaz.

    neden-sonuç ilişkisinin rahatça kurulması açısından örneklendirmek gerekirse;gelişmiş olan ülkelerin ekonomik yapısına göz gezdirmeniz kafi gelir.

    örneğin almanya.

    deprem örneği verildiği için öncelikli bir örnek olarak almanya'yı vermeyi münasip gördüm.

    ikinci dünya savaşından 'yıkık' binaları ile neredeyse dümdüz çıkan almanya;inşaat sektörüne odaklanmaktan çok sanayi ve üretim faaliyetlerine öncelik vermiş ve bunun karşılığında da avrupa'nın dev ekonomisi olma ünvanına sonuna kadar hakederek sahip olmuştur.

    güney kore;siz güney kore'yi ve ekonomisini, inşaat sektörü ile mi anıyorsunuz yoksa teknolojik yatırımları ve dünya çapında markalaştığı ürünler ile mi?

    2.dünya savaşının bir diğer yenik ülkesi japonya.
    inşaat sektöründe,teknik anlamda bizden hayli ileri olan, sık ve büyük depremlerin yaşandığı bir kuşağın üzerinde kurulmuş olan japonya;insanların zihninde bir inşaat ülkesi olarak mı yerini aldı yoksa teknoloji ve sanayi ülkesi olarak mı?

    örnekleri rahatlıkla çoğaltabilirsiniz.

    fed'in para politikaları ile ucuz kredi kapılarının ardına kadar açık olduğu bir global ekonomik süreç yaşanırken bundan nasiplenen ülkemiz,bize, üretimde ve teknolojide belki de sınıf atlatabilecek bu tarihi fırsatı, bütün imkanlarını inşaat sektörüne seferber ederek tepmiştir.

    ve ayrıca ülkede, üretim çarkına yöneltilebilecek maddi veya enformatik birikim sahibi insanları da, kazanç güdüsü ile içerisine çekerek, ülkenin az da olsa üretebilen yapısını, iyice tembel bir yapıya büründürmüştür.

    bu dönemi de hatırlayın bir zahmet.

    belli bir miktar sermayeyi, ucuz krediler ile de destekleyerek müteahhitliğe soyunan nice insanımız oldu bu süreçte.

    eskiden üretim yapan bazı küçük orta ölçekli firmalar bile, kurlardaki düşüklüğün ve ucuz kredi imkanlarının aldatıcılığı ile üretim faaliyetlerini azaltarak ve hatta durdurarak, inşaat sektörüne yöneldi.

    şuan, ülke ekonomisinde yaşanan bu krizin,önemli sebeplerindendir bu durum ve türevleri.

    temel gayesine enerji üretimini almış olan ;hes, res, ges gibi sistemlerin inşaasının, ülkemizdeki mevcut inşaat sektörü faaliyetlerindeki payı, oldukça düşük bir yüzdeye sahiptir.

    sözün özü inşaat sektörü; bir ülke adına olmaması elbette düşünülemeyecek bir sektördür.
    ancak bu sektörü, ekonominin ana çarkı haline getirirseniz de; o çark, tıpkı bugün yaşanıldığı şekilde dönmemeye başlar.
18 entry daha
hesabın var mı? giriş yap