• tarihçi bettany hughes'un sunduğu biyografik belgesel üçlemesi. netflix'ten izlenebilir. antik dünyanın dahisi adıyla türkçeleştirilmiş bir dizi ve buda, sokrates ve konfüçyüs'ü konu alıyor. bu üç filozofun hayat hikayelerini ve düşüncelerini anlatıyor.

    meraklısı için bu serinin bir de genius of the ancient world ile ilgili genius of the modern world yani modern dünyanın dahisi isimli bir versiyonu da var, orada da nietzsche, freud ve marx anlatılıyor.

    şu ana kadar konfüçyüs hariç hepsini izledim. açıkçası çok da etkileyici bulmadım, filozofların hayatlarına büyük oranda magazinel yaklaşılıyor ve düşünceleri de çok yanlış ele alınmış diye düşünüyorum. kendi adıma az çok bu konulara meraklı biriyim, bu filozofların hemen hepsi hakkında kendi okumalarım da var, meraktan ve popüler kültürde felsefe izleri bulma heyecanıyla izledim. ama bu bettany hughes ne menem bir tarihçidir anlayamadım, buna göre bütün anlattığı filozoflar bugün yaşadığımız aydınlık mutlu dünyanın müjdecileri falan gibi. bu seriyi izliyorsanız bu müthiş filozofların hepsi aynı müthiş gerçekleri kendi dönemlerinde açıklamış birer peygamber olarak gösteriliyor. hani dini olarak bütün semavi dinlerdeki peygamberler nasıl birbirinin devamı gibi algılanıyorsa bu seride de bütün filozoflar aynı öyle bir bakış açısıyla anlatılmış. bütün filozoflar fascinating, hepsi cesur, hepsi sorgulayan, hepsi toplumsal değerlere ve tanrılara meydan okuyan, hepsi yerleşik kalıpları yıkan, hepsi putları deviren falan.

    yani bu adamların hepsinin böyle yönleri var, ama bunların başka düşünceleri yok mu? ve put yıkıcılık bir düşünce mi? iyi nedir, güzel nedir, adil nedir, bu konularda bu adamların özgün ve birbirinden farklı görüşleri yok mu? o görüşler değil de kendi toplumlarında tepki gören provokatif nitelikleri midir en önemli özellikleri? provokatif olmak kendi başına bir düşünsel değer taşır mı?

    halbuki hiç öyle değil. nietzsche'nin putların alacakaranlığı kitabına bakıyorsun, sokrates'e giydirdikçe giydiriyor, ve neye giydirdiği gayet iyi anlaşılıyor, derin bir fikir ayrılığıyla sokrates'i resmen gömüyor nietzsche. ama bu belgeselde anlatılan sokrates'i dinliyorsun, övgü olarak söylenen şeylerin hepsi nietzsche bölümünde de nietzsche için söylenen şeyler, hangisi ne söylüyor, nerede ayrışıyorlar, hiç bir ipucu yok.

    yani bunları izleyince insanın aklında kalan sadece bu çok çok büyük filozoflara nedensiz bir hayranlık beslememiz gerektiği.

    hakkını vermek gerekirse, gene aynı eksiklikleri taşımakla birlikte, modern dünyanın dahisi üçlemesi bundan biraz daha az kötü. ama net söylüyorum, buda'yı veya sokrates'i bu seriyle anlayamazsınız. (konfüçyüs'ü izleyince bu son cümleyi editleyeceğim)
hesabın var mı? giriş yap