250 entry daha
  • sanırım biraz dağınık bir entry olacak ama zamanla düzelteceğimi düşünüyorum. daha önce yazılmış olanlar varsa da şimdiden kusura bakmayın diyeyim çünkü bazen bakıyorum entrylere de kapanmış mekanları, kordondaki abuk kahvaltıcıları falan görüyorum. hatta bisquitte bile yazan olmuş. öyle olunca da dikkatli okumayıp kaçırabiliyorum. neyse, küçük bir klişe ile başlayayım,

    kahvaltı için hala daha "boyoz sevmem ben" diyerek alsancak dostlar fırını'nı denememiş olanlar varsa, gidip allaşkına bir enginarlı boyoz yesinler, üzerine de tahinlinin tadına baksınlar. - eğer ki böyle ballı kaymaklı bir kahvaltı değil de simitli, domatesli küçük bir kahvaltı yapmak istiyorsanız sizi şuraya alalım, zeynel ergin gevrek fırını. şehre dışarıdan gelen biri olarak, kahvaltıda gevrek değil simit arıyordum ki sonunda böyle güzel bir fırının varlığından haberdar oldum, bayağı bayağı eski bir yer. simidi de öyle izmir gevreği gibi tatsız tuzsuz değil, yanında tulum peyniri ile çıtır çıtır haarika gidiyor. hatta aynı hamurla yaptıkları fırınlanmış kumruları da var. bilmeyenler için alsancak'ta, saint joseph lisesi civarında.

    bir diğer kahvaltı seçeneği ise ballı, kaymaklı, yumurtalı böyle kahvaltı kahvaltı bir mekan olan, konya mandırası. öyle pek yolunuzun düşebileceği bir yerde değil, izmir'in küçük suriyesi, basmane civarında, 1961 yılından beri hizmet veren ufak bir kahvaltı salonu burası ve hayatımda yediğim en güzel yumurta, en güzel bal-kaymak burada! hafta sonları yer ve çay bulamama ihtimalinize karşı, en geç öğlen on bir-on iki gibi gitmenizi tavsiye ederim. öyle güzel kavurmalı/pastırmalı yumurta yapıyorlar ki, her gittiğimizde "birer tane daha mı yesek ya?" diye diye ortaya ikişer üçer yumurta alıyoruz. yeri yüzünden çekinip gitmemezlik etmeyin, deneyin derim, ben hayatımda böyle yumurta yemedim.*

    kahvaltıdan direkt dönere geçtim, dönerci vedat usta. galiba yediğim en güzel döner. salatası, ayranı, o taze taze lavaşları falan her şey ayrı ayrı inanılmaz lezzetli. öğleden sonrasına pek bir şey kalmıyormuş, öyle diyorlar.

    idil mantı evi. bu mantıcı ile ilgili detaylı bir entry girmiştim geçenlerde, o yüzden şunu bırakıyorum --> (bkz: #79313409) gidip kapya biberli, ıspanaklı, pancarlı ya da çavdarlı hamur seçenekleri ile çeşit çeşit mantı yiyebilirsiniz, mantı dışında da acayip lezzetli içli köfteleri var. alsancak orduevi'nin hemen yan tarafında, ufak bir yer. sonra teşekkür edersiniz, bi' şey değil.

    evet, "izmir yeme-içme rehberi" ama iş için yolu sık sık manisa'ya düşenler olabilir, bu yüzden eklemeden geçemeyeceğim. palandöken cemal usta cağ kebabı. hayatımda ilk defa eti yağı ile birlikte hapır hupur yediğim yer olarak aklımda kaldı celal usta. çokzeldi. nasıl olur da bir insan evladı oturup kuzu yer ya da neden o minicik hayvana acımadan onu şişe geçirir? işte bu soruların cevabını burada bulabiliyormuşuz: çok güzel diye! sadece kebap da değil, sonrasında gelen cevizli, tahinli kemalpaşa tatlısı da acayip güzel.

    izmir'den devam edeyim. burger yiyeceğim zaman son zamanlarda gittiğim iki-üç yer var. biri çok sevdiğim piper cup, biri burqers, bir diğeri de artık izmir'de herkesin bildiği bir yer olan, burger republic. burgerde füme et ve karamelize soğan görünce dayanamadığımdan, her yerde hemen hemen aynı burgeri deneyip kıyaslayabiliyorum. kendimce en çok sevdiğimden başlayarak sıraladım zaten yukarıda da. yalnız şu burgerciler arasında bir tek piper cup'ta patates yiyorum ki o da hazır, bir tanesinde bile şöyle güzel ev patatesi yok, meh. ayrıca, alsancak ve bostanlı civarında acayip bir burger çılgınlığı yaşanıyor, eğer ki "bak bu daha güzel" derseniz yazın, hemen gidip yiyeyim.*

    vee pizza! ben izmir'de en çok, istanbul'a kıyasla güzel bir pizzacımızın olmayışına üzülüyordum ki buldum onu! peperino pizza. narlıdere civarında, folkartı geçince hemen soldaki sitelerden birinin içinde bu sevimli italyan restoranı. fiyatlar da ehh, ne pahalı ne değil ama pizzalar şaahane. zaten pizzada kurutulmuş domates, karamelize soğan ve kapari üçlüsünü görünce heyecanlanıyorum, adamlar bir de sucuk eklemişler ya! acayip güzeldi. yine, "bak şurada pizza ye" dediğiniz bir yer varsa lütfen mesaj atın.

    kemeraltı'na ne zaman gitsem hep aklıma gelen ilk yerde yemek yiyorum, aslında araştırıp güzel bir yemek gezisi falan yapmak lazım. köfteci mehmet ırmak. dışarıda köfte yemeyi de pek sevmem ama böyle piyaz, ızgarada hafif kızartılmış ekmek, baharatlanıp pişirilmiş soğan falan olursa başka işte. köfteden sonra da herkesin bildiği o meşhur hisarönü şambalicisine gidip, bir dilim kaymaklı şambali de yenebilir eheh.

    madem tatlı dedim, dondurmadan devam edeyim ben. dondurma çok önemli.* ilk olarak, evet çok klasik olacak ama hala gidip de bravo'da dondurma yememiş olan bir sürü arkadaşım var; bravo pastanesi. meyveli dondurmadan hoşlanmayan biri olarak şunu-bunu yemelisiniz diyemiyorum ancak favorilerimden biri, vişneli-bitter çikolatalı olan adını hatırlayamadığım o dondurma, diğeri de yer fıstıklı dondurma. ikinci dondurmacımız ise odelato; alsancak'ta, meksika sokağında. keçi sütlü ve sütlü çikolatalı dondurmaları bayağı bayaaağı güzeldi, öyle aşırı şekerli de değildi. ayrıca, dondurma çeşitleri her hafta değiştiğinden dolayı, her zaman her istediğinizi bulamayabiliyorsunuz. bunlar dışında öyle aman aman güzel dondurma yemedim son zamanlarda. yalnız aklınızda olsun, gidin diyorlar gitmeyin, baldan ve topraktan pastaneleri. hiç gerek yok, onun yerine cremeria milano var gül sokak'ta, yomumu var yine oralarda, hatta sevinç pastanesinin dondurması da fena değil. şu şeker toplarını emiklemeyelim boşuna.

    profiterolcü. çeşit çeşit dolgulu profiterol yapıyorlar. muzlu, cevizli, çikolatalı, portakallı falan böyle on çeşit kadar var herhalde. önceden hatay'da da şubeleri vardı ama artık yok, bostanlı ve bornova'da var. eğer denk gelirseniz portakallı ve kestaneli olanlarından denemenizi tavsiye ederim.

    bir de son olarak "nerede kahve içsek?" demezsiniz belki ama eğer derseniz de two cups diyeceğim, roast and found diyeceğim ve son olarak da less ordinary coffee + cocktails diye ekleyeyip susacağım artık. a-a susacağım derken aklıma geldi, cheesecake sevenler ve sevmeyenler! buradan hepinize sesleniyorum, bostanlı'ya gitmeniz lazım! ponte cheesecake house. sanki tatlı tatlı bulut yiyorum, böyle bir pufidiklik olamaz. şu balkabaklı olanı bir deneyin derim. afiyet olsun şimdiden.*

    yoruldum. bu entryi editleye editleye uzatacağıma inanıyorum ve not olarak *gitmeyin* demek istediğim yerleri de şuraya yazıyorum, başıma bir şey gelmez herhalde*: yok yere övüldüğünü düşündüğüm, kıbrıs şehitleri üzerindeki baltazar, bayağı bayağı hevesle gidip, üzülerek ayrıldığımız urla'daki pizzeria luna romana. yine ateş etmeyeceklerse eğer, alsancak'taki ristorante pizzeria venedik. hatta bir de pizza rucola. daha da pizzacı saymak istemiyorum, olmamış işte hiçbiri, boşu boşuna kalori aldırıyorsunuz insana ya.

    ek1: şuraya da gitmeyin bence, mengoli. gerçi igg "bir adım öne çıkanlar" listesinde diye gittik, belki de bizim ağız tadımız bozuktur.

    ek2: sevmediğim pizzacılara üşenmedim, bir yenisini daha ekledim: nev stone oven. pizzayı elinizle kaldırıp yiyemiyorsunuz bile, pizza değil de tost sanki.

    ek3: bostanlı'da yeni bir burger dükkanı açılmış ismi de pop-up burger store. anladığım kadarıyla pizza locale bünyesinde ya da onlar tarafından açılmış. eski tip amerikan fast food restoranı havasında bir yer. yuvarlak servis pencereli kapıları ve sempatik metal piknik masaları falan var. acayip şirin olmuş mekan. burgerlar da gayet güzel hatta izmir il sınırları çerçevesinde üçüncü favori burger mekanım oluverdi diyebilirim.

    hamburgerler güzel evet ama bu kez patatesler bir haarika! sonunda gerçekten patates yiyebildim burgerımın yanında.* merak edip sordum, önce buzlu suda bekletiyorlarmış sonra da una bulayıp öyle kızartıyorlarmış. bence tek sorun ki sorun denecek seviyede değilse de patatesin bir tık fazla sert olması. bu sıkıntıyı da önce düşük ısıda patatesi hafiften kızartıp sonrasında yüksek ısıdaki yağa atarak çözebileceklerini düşünüyorum. şurada.

    ek4: piper cup kapanmış arkadaşlar.

    ek5: ben bunu nasıl atladım bilmiyorum ama melo cheesecakes and cookies de o muzlu pudingi yemeden ölmeyin. beni de o pudingle gömsünler pls. gül sokakta, dünya tatlısı ufacık bir yer melo. muzlu puding... puding yemiyorsunuz, cennetten bir ısırık alıyorsunuz asjdkf. izmir'e gidip de denemeden dönmeyiniz.

    ek6: yine atlayarak haksızlık ettiğim yerlerden biri, numan pide. izmirli olup da numan pide'yi bilmeyen kaç kişi vardır bilmiyorum ama benim gibi şehre sonradan gelenlere hizmet olsun, şu yazı içerisinde yerini alsın istedim.* herhalde bugüne kadar sinop'ta yediğim pideden sonra gelen en güzel pide oldu benim için. kemeraltında bulunuyor kendileri.
332 entry daha
hesabın var mı? giriş yap