1 entry daha
  • ömer kavur'un nahif ve gerçeküstücü bir anlatımla perdahladığı bu film, belki de en bireysel çalışması olması hasebiyle estet dilinin sınırlarında gezinir bolca..

    filmin üzerine kurulmuş olan tema, vaktiyle metin erksan'ın pek latif filmi olan sevmek zamanı'nda da karşımıza çıktıydı: "surete meftun olma ve bir suretin peşinden gitme"..

    kadın (zuhal olcay), bir fotoğrafçı (fikret kuşkan)nın rum meyhanelerinde çektiği resimlerde, öteki'nin o hep peşinde olduğu yüzünü aramaya başlar.. nihayetinde bulduğu yüz, bir saat tamircisinin yüzüdür (rutkay aziz'dir bu yüzün sahibi de)..

    ve bir arama serüveni başlar böylece; lakin saatçı, dükkanını da kapayıp sırra kadem basmıştır.. kadın ve fotoğrafçı, zemberekler, pandüller, kuleler arası bir zamanın peşisıra aramaya devam ederler adamı ve yüzünü.. nitekim kadın da, kum saatini ters çevirir ve ortadan kaybolur, saatçının yazgına ortak olarak..

    geriye kalan fotoğrafçının halini anlamak zor olmaz herhalde.. bu üç suret, birbirlerinin "yok"luğuna aşık bir varlık olur çıkarlar işte velhasıl..

    insanın sürgit arayışına bir güzelleme olan filmin, edebiyattaki muadilleri de aklıma gelmeden edemedi imdi.. ne ise, daha fazla gözleri doldurmadan kapatalım bu bahsi mümtaz..
122 entry daha
hesabın var mı? giriş yap