65 entry daha
  • kaldığımız yerden (bkz: çingeneler/#8018516) devam edelim..

    5. batı avrupa’da çingeneler

    çingenelere osmanlı imparatorluğu altında genellikle iyi davranıldığını daha önce belirtmiştik. bu esasen ‘dünya-imparatorlukları’nın tekil siyasi birlik * ve çoğul iş bölümüyle * maruf siyasi ve iktisadi yapılarıyla ilişkiliydi. bununla beraber, on beşinci yüzyıldan itibaren batı avrupa’ya girmeleriyle ve on altıncı yüzyılın ikinci yarısında protestan reformu ve siyasi yetkenin kapitalist devletler yoluyla pekleşmesiyle, çingenelerin genel refah düzeyi yeğin bir şekilde kötüleşmiş ve bilfiil zulme maruz kalmaya başlamışlardır. bittabi, itilen yahut zulüm gören tek topluluk kendileri değildi; bu insanlardan çok vardı: ‘sözde’ cadılar, yahudiler, kadınlar, çocuklar, zihinsel ve bedensel engelliler falan filan.. aslında şöyle söylemek yerinde olacaktır, bence bunun anlaşılması mühimdir: orta-üst sınıf, yetişkin beyaz erkekler dışında hemen herkes az yada çok itilmekte ve kimi zaman da bilfiil infaz edilmektedir. nairn’in özel olarak ulus-devletler için söylediği üzre, kapitalist bir devlet “bir yüzü (‘iyicil’) geleceğe dönük, toplumsal dönüşüm vasıtası; diğer yüzü (‘saldırgan’) geçmişe dönük, toplumsal boyun eğdirmenin yeniden üreticisi” olan “çağcıl bir janus”tur*. (1) kapitalist devletler teşkil edildikleri andan itibaren, şiddeti tekelleştirenler, diğer bir ifadeyle, devleti yöneten malik sınıflar koruma * için etkin talep * yaratma uğraşına girmiştir. dahili bir kamusal düşmanın icad edilmesi işte tam da bu yüzden savaş yapanlar *ve devlet kuranlar * için elzemdir. şu cümleyi okuyalım: “erken çağcıl avrupa’da yoksulların hemen hepsi ve bilhassa eli ayağı tutan dilenciler gittikçe artan bir şekilde ahlaki ve medeni kargaşa kadar, toplumsal hoşnutsuzluğun da kaynağı olarak görülmüştür.” (2) “sapkınlığın” * eşkâli değişiklik göstermekteydi bittabi fakat toplum için en tehlikeli olanların köksüz, efendisiz ve evsiz barksız olarak tanımlananlar olduğu mütalaa ediliyordu. bu bağlamda şunu okumak bizim için hiç de şaşırtıcı olmayacaktır: “bunun anlamı şudur ki, yersiz yurtsuz serseriler * sıradan suçlular değildi; bunlar topluma yönelmiş esas tehdit olarak telakki ediliyordu ve bu yüzden de tüm yetkelerce peşlerine düşülmüştü.” (3) peki kimdir bu yersiz yurtsuz serseri (vagrant)? bir, fakir olacak. iki, işsiz olacak. üç, yaşamını kazanmaya ehil olacak. dört, köksüz olacak. ve beş, kuşku uyandıracak! bingo!: bu beş özelliğin hepsi de çingeneler hakkındaki basmakalıp görüşlere ne kadar da uyuyor değil mi? fakat bir farkla: “yersiz yurtsuz serserilere, ihraç edilmelerinden evvel, kısa bir mühlet içinde iş bulma olanağı tanınırken .. çingeneler basbayağı kırbaçlanıyor ve hemen kovuluyordu ve eğer hemen ayrılmazlarsa daha beter kırbaçlandıkları gibi, kızgın bir demirle de dağlanıyorlardı.” (4) defalarca kez söyledik, gene söyleyelim: devlet kuranlar için dahili bir kamusal düşmanın – “yalnız ‘iyi’ olarak dahi değil, fakat aynı zamanda zarurî olarak görülecek hale getirilecek baskı altında tutma ‘hizmetleri’ için kamusal bir ‘ihtiyacın’” (5) yaratılması hayati önem arz etmektedir. bu bağlamda çingeneler sözde “cadı”lardan çok da farklı değildir ve canım hocam sheila’nın (bkz: sheila pelizzon) yayınlanmamış doktora tezindeki gerekçeler çingenelerin infazı için de öne sürülebilir. nasıl ki köylü kadınlar halk kültürünün haznesi ve taşıyıcıları; ölüyle canlı arasındaki, “gerçek” dünyayla ruhlar alemi arasındaki, toplum ve doğanın güçleri arasındaki aracılar idiyse,, (bkz: cadı avı/@zifir) batılı gözler için çingeneler de aynen öyleydi, hatırlayınız, çingenelerin gaipten haber verdiği düşünülürdü, el falına bakmaktaydılar zaten, hatta şeytan çıkarma işinde de hüner gösterirlerdi hatta karından konuşma gibi marifetleri bile vardı, daha ne olsun?! dahası şu, belki de en önemlisi: çingeneler “şüpheli seyyahlardı” - düzene yönelmiş başlıca tehdit! öyleyse şu tesadüf müdür?: “çingeneler toplumsal bir veba türüymüşçesine ve düşman kalabalık olarak muamele görürdü.” (6)

    meselenin tarihsel boyutu üç aşağı beş yukarı böyle. artık son bir kısım kaldı, onda da dünya bankası’nın çingenelere reva gördüğü çözümleri tartışacağız ve nihayet sonuç kısmı gelecek.

    göndermelerimizi de yapalım ki tam olsun:

    (1) goodman, j., “nationalism and globalism: social movement responses”, p.3, the international scope® review, volume 4 (2002), issue 8 (winter)

    http://66.102.9.104/…nairn "the modern janus"&hl=tr

    (2) jütte, r., “poverty and deviance in early modern europe”, p. 143, cambridge: cambrige university press, (1996).

    (3) ibid., p.146.

    (4) schama, s., “the embarrassment of riches”, p.595, los angeles: university of california press, (1988).

    (5) pelizzon, s., “but can she spin?: the decline in the socialstanding of women in the transition from feudalism to capitalism”, p. 313, yayınlanmamış doktora tezi, (1998).

    (6) schama, s., p.596.

    .......................................
    yakında: “çingeneleri özgürleştirelim!”
355 entry daha
hesabın var mı? giriş yap