381 entry daha
  • en aşşa üç piercing ve sekiz dövmeniz yoksa garsonluk yapamayacağınız kafe-barlardan birine gitme gafletinde bulundum. her yer dolu olduğu için bar taburesine oturdum mecbur. zaman geçtikçe, barmen muhabbet kurmaya başladı. ülke ülke gezip barlarda çalışarak geçimini sağlıyormuş. hiçbir ülkeye bağlı değilmiş, özgür ruhluymuş, gezginmiş, bilmem neymiş. anlattıkça anlatıyor işte. ben de anlamsızca suratına bakıyorum, "ulan ne ara hayat hikayesini anlatmaya başladı bu, kısa kesse bari" diyorum içimden. yok.

    "her ülkede farklı adım var, burada ozan ismini kullanıyorum." dedi. senin buradaki ismin nasıl ozan olabilir, sen kimsin kardeş? türkiye demiyor, buradaki ismim diyor. "afrika'daki ismin ne, simon adebisi mi?" demek istesem de o zamanlar oz izlememiştim, beresine kurban olduğum yağlı zencimin varlığından haberdar değildim...

    + senin adın ne?
    - esra (esra isminin gıcıklığına sahibim)
    + aaa, benim esra diye bi sevgilim vardı. ona şiir yazmıştım, şiiri youtube'a yükledim, sonra esra'ya link attım. birkaç gün içinde beni terk etti. ayrılıktan sonra ülke ülke gezmeye başladım, dedi.
    + dinlemek ister misin?

    elbette dinlemek isterim, buradaki ismi ozan olan kişi. telefonundan youtube'u açtı, adamın biri onun yazdığı şiiri okuyor. "esra'ma..." o şiiri "buradaki ismi ozan"ın yazdığı ne malum, diyebilirsiniz. bence, o şiiri ya ozan ya da ozan'dan bi tık daha dandik biri yazmıştır. hani, sekiz kez katlanıp kaybolmak istersiniz ya... gülemiyorum, ağlayamıyorum, kulaklarımdan alevler çıkıyor. o nasıl bi şiirdi ya? "renkli gözlerin blue waffle'ı andırıyor" desem, ondan iyi şiir yazmış olurdum. bas bariton amcasına mı okutmuş şiiri bilmiyorum; ama ben bi müddet sonra acıdan inlemeye başladım. mankurt işkencesi etkisini göstermeye başlamıştı.

    "eee nasıl bi şiir sence?"
    - birkaç gün içinde terk ettiyse iyi, dedim.

    anlamadı.
120 entry daha
hesabın var mı? giriş yap