3 entry daha
  • ilginç bir yazar vesselam. aslında yazı stilini alışkanlık olarak kullanabileceği aklıma gelmedi değil, muhtemelen okuduğu kişiler böyle yazdığı için içselleştirdi bunları -ki tanıdığım kıta felsefecileri ve yeni çağa kadar olan felsefeyle ilgilenenlerde böyle bir içselleştirme gözlemlediğim doğru. yine de yazıları bu içselleştirmenin ekstrem bir örneği. bu yaptığım eleştirilerin haklı olmadığı manasına gelmiyor tabi.

    birinci iddiadan -benim anlamak için çaba sarf etmediğimden- başlayalım. belki şaşırtıcı bir itiraf olacak ama, evet, etmedim. sözlük dediğimiz felsefe alimlerinden oluşan bir mecra değil. eğer amacımız bir tartışma, fikir teatisi başlatmaksa burada seviyenin ne olduğunu göz önüne alma gibi bir yükümlülüğümüz var. misalen, ben tutup da non-naturalismin supervenience ilişkisi problemi diye başlık açıp, entry olarak da "natural bir base property p ile non-natural bir ahlaki property q'nun arasındaki ilişkinin non-naturalism tarafından açıklanamaması durumu. hume's dictum varken nasıl oluyor da non-natural bir property q, natüral bir property p ile zorunlu bir coextensiveness ilişkisinde olabiliyor?" diye yazabilirim. dediğim şey felsefi olarak absürt mü? hayır. metaetik literatüründe bir süredir epeyce yer işgal eden bir şey. fakat ben böyle bir şey yapıyor muyum? hayır, çünkü gerizekalı değilim. eğer cidden bu problemi açmak istersem yapacağım şeyler sırasıyla: kavramları olabildiğince türkçeleştirmek, türkçeleştiremediğim kavramlara not düşmek, sonra bilinemeyecek kavramların başlığını açıp doldurmak, sonra da entry girerken alabildiğince açık yazmak. o zaman şöyle bir şeye dönüşür:

    "başlık: ahlaki gayrıdoğalcılığın nitelik ilişkisi problemi

    entry: ahlaki niteliklerin doğal nitelikler olmadığını, yani doğada gözlemlenebilir, bilim ile bilinebilen şeyler olmadığını iddia eden ahlaki gayrıdoğalcılık fikrine dair bir problem. doğal nitelikler ile doğal olmayan nitelikler birbirinden çok farklı türde iki varlıksa, ve hume'un giyotininden de bildiğimiz üzere, birbirinden farklı iki tür arasında zorunlu bir bağlantı yoksa, nasıl oluyor da ne zaman belirli bir doğal nitelik örneklendiğinde -yani ortaya çıktığında- aynı zamanda zorunlu olarak, gayrıdoğal bir ahlaki nitelik ortaya çıkıyor?

    supervenience ilişkisi dediğimiz soruna giriyor bu. iki nitelik arasında supervenience ilişkisi varsa, bir nitelik değişmeden diğeri değişemez. eğer temel nitelik doğal bir nitelikse, doğal nitelik değişmeden gayrıdoğal nitelik değişemez. böyle bir durumda gayrıdoğal nitelik, doğal niteliğe supervene eder deriz. bu aradaki supervenience ilişkisini gayrıdoğalcılık açıklamakta zorlanıyor."

    ikisi de aynı şeyi anlatıyor. ikincisini anlamak da biraz literatür hakkında bilgi gerektiriyor ama en azından okuyanın kafasında bir şeyler canlanabiliyor hiç bilmese bile. anlaşılır bir şey. ki bu benim akademik yazında da gördüğüm şey, çalışmalar genellikle en azından benim verdiğim örnek kadar açık oluyor. bir tane giriş kitabı okunduktan sonra kavramları rahatça kavrayabiliyorsunuz ve okurken genel olarak zorlanmıyorsunuz pek. ha tersi örnekler var mı? onlar da var tabi, terence cuneo'nun bir makalesini üç kere okuyup pes ettiğimi bilirim. kitapları da biraz zorlayıcıdır ama biraz dikkatli okumayla anlaşılabiliyor yine. bu adamlar akademiye yazarken böyle, sen ekşi sözlük gibi bir alagavat mekanına yazarken nasıl dil kullanıyorsun güzel kardeşim? bence böyle yapman gerektiğini çözmek çok da zeka gerektirmiyor.

    yazarın entrilerine hızlıca göz atıyorum, çözmeye uğraşmaya değmez deyip bırakıyorum. aklı başında her insan da böyle yapıyordur. gayret etmem için ne gibi bir sebep var?

    bir de üst düzey felsefi tartışma için birden fazla dile hakim olmak gerek denmiş sdkjfs ingilizce kâfi. ha ekstra dil bilinse güzel mi olur? olur tabi. ama bu şart demek değil. eğer felsefe derken kast ettiğimiz şey batı felsefesiyse (islam felsefesi vb. değil yani) muhteşem tartışmalar dönüyor, hem de çok büyüğü ingilizce gerçekleşiyor. ben açıkçası felsefenin bu kadar üretken bir çağını bilmiyorum, o üretim de ingilizce şu an. kaldı ki o ingilizce üretim türkçeye kazandırılsa -ya orijinal tartışmalarla/çalışmalarla ya da çevirilerle- ve tüm terimleri, bağlamları türkçe bilebilsek türkçe bile tek başına yeter. ama o eksik işte, n'aparsın.

    bence olay zekayla alakalı değil. bakmayın, ben de pek zeki değilim ama az buçuk bir şeyler okumuşluğum var, sevdiğim yabancı felsefecilerle de irtibatta olmayı seviyorum, takıldığım yerlerde onlarla konuşuyorum, oradan yırtıyorum. eğer zekayla alakalıysa da burada zeka sorunundan muzdarip olan taraf ben değilim.
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap