5 entry daha
  • "bu his*, sonunda hakikaten beş parasız kaldığını bilmekten doğan, neredeyse keyif verici bir rahatlama hissi." george orwell - paris ve londra'da beş parasız

    "suter'in adamları hemen işlerini bırakırlar; demirciler demir dövmeyi, çobanlar sürülerini, bağcılar üzüm kütüklerini, askerler de silahlarını bırakırlar. eline bir kalbur ve tencere geçiren herkes, kumdan altın elde etmek için soluğu doğruca bıçkıhanede alır. bütün çiftlikler bir gece içinde yüzüstü bırakılır. sağılmayan inekler böğüre böğüre ölür, manda sürüleri ağılları yıkar ve ekili alanlara saldırarak hasat zamanı çoktan gelmiş ürünleri ayaklarıyla ezerler; mandıralar çalışmaz, gıda ambarları birer birer yıkılır, kısacası bir dev ülkenin dev çarkları bir anda duruverir. (...) suter'in ineklerini kesip yerler, kendilerine ev yapmak için depolarını yıkarlar, ekili tarlalarını çiğnerler, makinelerini çalarlar. johann august suter, bir gece içinde beş parasız bir dilenci durumuna düşer, tıpkı kral midas gibi kendi altınları içinde boğulur." stefan zweig - sternstunden der menschheit (bkz: john a sutter/@ibisile)

    "o da* hayallerle yola çıkmıştı. daha 24 yaşında bir gençken naupaktos'ta kahramanca savaştı. hastalanmıştı; komutanları ateşten titrediğini görünce onu savaşa götürmek istemediler. (...) gizlice amerika'ya kaçmak istedi ama borçlarından dolayı yakalayıp hapse attılar. cervantes cezaevinde hayatını düşünmeye başladı. (...) yaşlı, beş parasız, dostsuz, isimsizdi; dünyayı fethe çıkan gülünç bir kalyon döküntüsüydü." nikos kazancakis - ispanya, yaşasın ölüm

    (bkz: beş parasız kalmak)
    (bkz: down and out in paris and london)
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap