• yer adana.barajyolu dolmuşu.aksam iş çıkışı.tahmin edersiniz yolcular balık istifi ben en arka dörtlü sıranın en kuytusundayım.
    boy 1.90 olunca dizler ağzımın içine girmiş,iki büklüm yol alıyoruz.
    siyah , beyaz ince çizgili takım elbisem, beyaz gömlek, kırmızı kravat , saçlar da travolta kesim, deri çantamla tam havam yerinde .
    ama bir sorunum var : biraz utangacım.inecegim yere daha 3 durak olmasına ragmen nasıl o kalabalıkta sesimi yukseltip “müsait bi yerde inelim” diyecegimi düşünüyorum.

    o kadar kişiye de rahatsızlık vereceğim için kızıyorum kendime.
    bir durak kala bir cesaret toplayıp musade isteye isteye, insanlarin poflamalarina gerile gerile kapıya ulaşmaya çalışıyorum.
    ayaktayim ,boynum bükülüyor ,başım tavana degiyor çünkü.
    dengemi saglamak için tutacak arıyorum.kapiyi,içeri dışarı hareket ettiren kolu buluyorum.
    gözünüzde canlandırın diye arabayı da gösterelim şurada

    bir cesaret daha “müsait bi yerde” diye mirildanabiliyorum.
    dolmuş duruyor, kapı açılıyor.ben elimi kapı menteşesinden ayırmadığım için elim kapı ile menteşe arasinda sıkışıyor.elim nerdeyse kırılacak.
    o can havliyle “kapa kapıyı elim sıkıştı “ diyecegime .”kapiyi aç kapıyı” diye ciyakliyorum.
    adam “açtım ya “diyor.
    yanimdaki insanlar halime acıyıp “kapa kardeş eli sıkıştı adamcağızın” diyorlar .
    elim acıyor, içim acıyor,karabasan loading..
    adam kapıyı kapatiyor ama bu kez de sol elim dışarda kaldığı için kapanan kapının iki kanadı arasinda kalıyor.dusunsenize bir kol,dirsek hizasinda dışarda elinde çanta sallanıyor.
    neye bu kez o kadar acıtmıyor.yada benim acı eşigim had safada.
    ağzımı açıyorum aç diye ama utancımdan aklima kelime gelmiyor.
    yine dolmuş ahalisi olaya el koyuyor hemen:
    —kardeş aç şu kapıyı aç bu kez de diger kolu sıkıştı.

    ölim ben ya diyorum ölim.
    ruya olsa diyorum o derece yerin dibindeyim.

    bu arada diger el hala menteşede.
    bir teyze uyarıyor.”yavrum çek şu elini yine sıkışacak “ diyor.
    yardım cumleleri artık vicdansızca dalga geçen cumleler gibi geliyor bana..
    o arada dolmuşun en güzel kızının başını saga sola sallayarak gülüşünü görüyorum.
    ölim ben ya demiş miydim?

    dolmuşcu ,anlamıyor mu yoksa akşama malzeme daha çok çıksın diye mi bilmem bekliyor.
    sonunda bir kac kisi daha açıklıyor durumu adama.

    açıyor tekrar. ve o arada aklimdan hiç çıkmayan o cümleyi söylüyor.
    “adama açsak da yaranılmıyor, kapasak da”

    sesli gülüşmeleri duyuyorum artık..atıyorum resmen kendimi aşağı.
    başım hala önde biliyorum ki tüm dolmuş bana bakıyor..
    tüm gece kulaklarım çınlıyor.
    kimbilir kaç kişinin akşam sofrasını neşelendirdigimi düşünüyorum..

    yıllarca kimseye anlatamadığım olayı sözlüğe yaziyorum...
hesabın var mı? giriş yap