6 entry daha
  • akkuyu nükleer enerji santrali'nin temel atma töreninde kolluk kuvveti olarak bizim karakoldan 7 kademeli uzman çavuş ve dört jandarma er olarak görevliyiz. terhis olmama bir ay var yok. sabah 4'te yola çıktık, iki saatlik yolculuktan sonra büyükeceli'ye vardık. bizim konuşlandığımız yer törenin olacağı yere 200-300 metre uzaklıkta ve bilmem kaç kilometre boyunca kurulan kontrol noktalarından sonuncusu. buradan geçen araçlar artık direkt tören alanına varıyor, zurnanın son deliğiyiz. dolayısıyla alay komutanından il emniyet müdürüne, en rütbelisinden en rütbesizine kadar kolluk gücü kaynıyor ortalık.

    her neyse. barikatları kurduk, noktayı oluşturduk koruma görevini ifa ediyoruz. aslında asıl işi polisler yapıyor fakat biz gariban erler ortalıkta jandarma da görünsün diye sahaya sürülmüş ve angaryaları yapıyor durumdayız. bizim 7 kademeli çavuş araçta telefondan açtığı iptv'de takılıyor, orası ayrı tabi.

    ilerleyen saatlerde ortalık kodamanlardan geçilmiyor. renkli renkli plakalı bir sürü araç geçiyor. bizimkileri geçtim ruslar falan da bayağı kalabalık olarak gelmişler. alay komutanı da bok varmış gibi bizim noktada bekliyor. bayağı diken üstündeyiz. eğer kontrol edilmeden bir aracın geçmesine müsaade etsek belamızı sikecekler. her aracı durdurmakla mükellefiz, bazı araçları durdurduğumuzda ise ne durdurduyorsun filanca devlet büyüğünün aracı o diye azar işitiyoruz. lan sabahın 4'ünden beri yolda, 6'sından beri ayakta anamız sikilmiş sen ne anlatıyon da diyemiyosun. nisan ayında mersin'in bozkırında kış kamuflajıyla saatlerce güneşin alnında ayakta beklerken insan ciddi ciddi ben niye buradayım diye bazı şeyleri sorguluyor.

    bizim ordudaki mp5'leri biliyorsunuz. jandarmaya da zaten bir sikim yaptıkları yok diye en dandikleri veriyorlar sanırım. en azından batıda. o dandiklerin içerisindeki en dandiği de şansa bakın ki bana zimmetli. silah şarjör tutmuyor. hiçbir şarjörü hem de. ama öyle bir tutmuyor ki şarjör sanki hiçbir şey yokmuş gibi sağlıklı bir şekilde oturuyor, belli bir süre sonra durup dururken düşüyor. o belli bir sürenin de belli bir periyodu yok. bazen bütün gün hiç düşmediği de oluyor. ustaya geldiğimden beri karakol komutanına, bölük komutanına, per-loj astsubayına yalvarıyorum adam gibi silah verin diye, beş ay sonra gideceksin zaten diye kimse siklemiyor.

    akkuyu'ya dönelim. saat öğleyi geçmiş, sırt kamburlaşmış, bacaklar iyice yorulmuş ve yürürken postallar ağır gelmeye başlamıştır. dandik mp5'inin başına bir boklar açacağını bilen ve sabahtan beri bir eliyle şarjörü alttan destekleyerek önlemini alan ben artık baygınlığın verdiği vurdumduymazlıkla bunu da boşvermişimdir.

    ortamı anlatıyorum. alay komutanı kontrol noktasında bir sürü yıldızı bulunan apoletli bir emniyet müdürüyle oturmakta, alanın güvenliğinden ve biz jandarmalardan sorumlu asıl kişi olan yüzbaşı ise alanda dolanmaktadır. bu sırada törenden yavaş yavaş ayrılan kodamanların araçlarıyla yine ufaktan trafik oluşmaya başlamıştır. elinde silahıyla dünya sikime minare götüme boşvermişliğiyle kendine ayrılan alanda volta atan ben ayaklarımın dibinden gelen tak diye bir ses duydum. aha dedim oğlum hüseyin, tam da şu an hayatının kilometre taşlarından birindesin. daha yerdeki çarpmayla oluşan titreşimler bitmeden başıma neyin geldiğini anladım ama yere baksam mı bakmasam mı diye tereddütteyim. yere bakmadan ani bir hareketle şarjörü alıp taksam kimse görmemiş olur mu? eğer bakarsam kaza sonucu olan bir olay olmaktan çıkarıp tamamen kişisel hata sonucu gerçekleşen bir olay olarak lanse ettirip bu durumu meşrulaştırmış olur muyum? ne alakaysa amk. hiç yere bakmadan, eğilmeden ayağımı şarjörün önüne koysam kimse fark eder mi? kimse görmemiş olsa ve yerdeki şarjörü gizlesen silahtaki koca boşluğu nasıl gizleyecen be gerizekalı? aklımdan saçma sapan şeyler geçiyor ve bu fikirleri şu şekilde eleyip, sentezleyip bir sonuca varmaya çalışıyorum. tüm bunlar 1 saniye içerisinde gerçekleşiyor tabi.

    en sonunda karar verip bir hışımla şarjörü yerden kapmamla tekrar doğrulurken gayr-ı ihtiyari olarak alay komutanıyla* göz göze gelmem bir oldu. herhalde adamla bir 3-4 saniye bakışmışızdır. spinoza'nın mutlak sonsuzluk kavramı işte bende o an anlam kazandı. gerçi bakışıyoruz ama adam bana poker face atıyor. ben de bir yandan şarjörü yerine sokmaya çalışırken bir yandan da bokunu yiyim güzel abim bakışı atıyorum. o anın verdiği salaklıkla bir de sanki uzaktan bir tanıdığı görmüş gibi hafifçe sırıtıp kafamı da yere doğru eğip selam verdim. önce düşünüp sonra eylemi gerçekleştirmem gerekirken nasıl adrenalin salgılıyorsam vücut otomatik pilota geçmiş artık, önce kaslar çalışıyor sonra beyin ne yapıyon sen amk salağı diye içten içe isyan ediyor. kendi beynim bana facepalm atıyor. alay komutanına ellerini arkada bağlamış şekilde dolaşırken tanıdığını gören köy muhtarı selamı verdim resmen. o kafayla selam hareketini yaptıktan sonra şarjörü marjörü bıraktım terhis tarihini yeniden hesaplamaya çalışıyorum. sonra baktım yüzbaşıda bir hareketlenme var, alanın etrafını dolaşarak büyük ihtimalle bana doğru geliyor. adam küsküyü elime verecek, mevzuyu gören neyse de görmeyenlere de afiş olacaz diye düşünüyorum. komutan bana doğru gelirken yılmış, bitmiş, tükenmiş olan ben vücudumun kontrolünü tekrar ele geçirdiğimde tören adım devriye atarken buldum kendimi. komutan geldi karşımda durdu, tekmili verdim (bunu elime yüzüme bulaştırmadan yaptım), nasıl gidiyor asker vb. soruları babacan bir tavırla sorduktan sonra yanımdan geçip gitmek için ilk adımını atmış ve ben artık rahatlamaya başlamıştım ki tam yanımda duraksayıp alçak bir sesle "elini ayağını sikerim doğru düzgün dur şurada" dedi ve ardından gitti... küfür yediğime bu kadar mutlu olacağımı düşünemezdim. "sadece bu kadar mı ha?" diye bağırıp adamın boynuna sarılasım geldi. arkadan tsk disiplin kanunu'nun bilmem kaçıncı fıkrasına muhalefetten savunma kağıdının gelmesini çok bekledim ama o da gelmedi. alay komutanıyla bakışırken ömrümden giden beş yılla paçayı kurtardım.* amına kodumun şarjörü 30 saniye içerisinde yedi paragraflık olay yaşattı bana anlayacağınız.
18 entry daha
hesabın var mı? giriş yap