1 entry daha
  • yaklaşık iki aylık bir aradan sonra, bugün, havanın nispeten güzel olmasının etkisiyle kendimi yeniden insanların, ağaçların ve güvercinlerin arasındaki sahnemde buldum. insanın içini ısıtan bir kış güneşi vardı. yine de, bir süre parmaklarım da çellom da üşüdü. haliyle, çok da güzel olmayan sesler çıkardık. itiraf etmem gerekirse çellomun ve parmaklarımın bu kadar üşeyeceğini hesaba katmamıştım. sesin bu kadar kötü çıkacağını da hesaba katmamıştım. daha birkaç saat evvel kapalı bir alanda çalışırkenki kişiyle dışarıda çalan kişi aynı değilmiş gibiydi. ama biliyordum ki bu soğuğun etkisiydi.

    her şeye rağmen olumlu eleştirilerini ifade eden pek çok kişiyle karşılaştım. diğer günlerin aksine daha da çok kulak kabartan büyükler, küçükler vardı. bir ara, sanıyorum bir anne çocuğuna "bu çalan enstrüman ne?" diye sordu. "viyolonsel" cevabı geldi. bir yandan çello çalarken, bir yandan bu minik diyalogu duyduğum için keyiften dört köşe oluyordum.

    sonra bir ara bir büyük geldi ve çaldığım enstrümanın ne olduğunu sordu. "çello" dedim. sonra çalmaya devam ettim. soğuk gitgide daha da çok etkisini gösteriyordu ve hakikaten de çaldığım eseri o kadar da iyi çalamadığımın farkındaydım. eser bittikten sonra çaldığım enstrümanın ne olduğunu soran kişi dedi ki "daha iyi çalamıyorsunuz sanırım." ne demek istediğini anlamamıştım. aynı şeyleri tekrarladı ve ekledi: "sizden daha iyi çalanlar vardır." "muhakkak vardır." dedim ve soğuktan etkilendiğimi söyledim. "yeni başladınız sanırım." dedi. şaşırdım. "hayır, yeni başlamadım." dedim. çelloya yeni başlayan bir insanın nasıl çalacağını bilmediğini tahmin ettiğimden böyle bir cümle kurabileceğini düşündüm. insanların aylarca yay çektiğini, tek bir sesi doğru basmak için bile ne kadar uğraştığını bilmeyen bir insanın benim soğuktan dolayı parmaklarımı hissetmezken çalışımı bu şekilde eleştirmesi ilginçti tabi. birkaç bir şey daha söyledi. ben de en sonra "ben iyi çalmadığımı düşünmüyorum" dediğimi hatırlıyorum. kendimi bu şekilde savunduğum ender anlardan biriydi. o an eseri kötü çalmış olabilirdim; ama bu her zaman kötü çaldığım anlamına gelmiyordu. bu adeta 10km koşunun sonuna doğru düştüğün bir anda birinin gelip de "sen koşmayı bilmiyorsun" demesi gibi bir şeydi. her türlü yoruma açık olmam gerektiğinin farkındayım elbette; ama insanlar da bilip bilmeden konuşmasalar keşke, ne güzel olur.

    düzeltme: yazım yanlışı
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap