33 entry daha
  • nerval’in bakışlarından

    gerard de nerval, şu süpernaturalist şair ve yazar! bu gece nerval’in “rüya ve yaşamı”nı okuyorum. tanpınar’ın nerval’den ne kadar etkilendiğini biliyor, ona hak veriyorum. ikisi arasında metinsel kimi paralellikler bulurum umuduyla okumamı sürdürüyordum ki, henüz 3. sayfaya gelmişken şu müthiş satırlara rastladım ve amacım tamamen farklı bir yere döndü:

    “bir akşam, gece yarısına doğru, oturduğum mahalleye çıkarken, gözlerimi rastgele kaldırdım; aydınlıktı, sokak lambasının ışığı vuruyordu; evin numarası dikkatimi çekti. yaşamın sayısı. başımı eğer eğmez, solgun tenli, çukur gözlü, çizgileri aurelia’nın çizgilerine benzeyen bir kadın gördüm önümde. “bu ya onun ölümü ya da öleceğimi bildiriyor bana” dedim kendi kendime. bilmem, niçin daha çok ikinci olasılık, kendi ölümüm üstünde durdum, devri gün aynı saatte öleceğime inandım, bu düşünce öyle etkilemişti beni. aynı gece şu rüyayı görünce düşüncemin doğruluğuna büsbütün inandım. (…)”

    nerval, 1856’da soğuk bir paris gecesi kendini bir sokak lambasına asarak öldü. belki de, öldüğü esnada, o ândan çok daha önceki bir zamanda yaşatığı ve üstteki satırlara yazdığı bir tür “sonsuzluğun” içinde gördü kendini. etkileyici bir düşünce, bu. nerval için,”ölümünü geçmişinin içinde yaşayan şair” demek istiyorum. yukarıdaki satırları yazdığı zaman, gerçekten de kendi ölümünü düşlemiş ve bu düşü gerçeği dönüştürmüş olabilir, bana kalırsa. bu türden bir düşünme ve yaşama pratiği benimsemiş bir insan için zaman kavramı dairesel bir döngüdür; o, artık sınırlı yolları sınırsızca arşınlayabilme gücüne sahiptir. uzak yolculukların en yakınını, parçalanmış, karışık ve sonsuz gibi görünen kum yığını içindeki her şeyi tek ve ebedî bir ânın genişliğiyle kavrayabilen birisidir.

    nerval; o gece, sokak lambasına doğru bakarken gözlerine yansıyan ışığın içinde, sık sık gördüğü rüyâlarında karşısına çıkan “gerçeğe” dokunmuş, yakınlaşmıştı. orada, o soğuk namlunun ucunda yüzünde ağır bir gülümseme, vücudunda tatlı bir esrikliğin yarattığı yumuşaklık vardı. hiçbirimiz, o ânı ve ölümden sonra devam edenleri anlayamayız. nerval, bizim bilemeyeceğimiz bir perdenin aralığından görkem içinde kanatlandı.

    gustave dore'un nerval'in ölümünü betimlediği gravürü : link
14 entry daha
hesabın var mı? giriş yap