1 entry daha
  • 86 dünya kupasında, birden parlayan kısa boylu ve fazla atletik olmayan ama futbol zekâsı, tekniği, sürati ile herkesi şaşırtan bir gençti. mexico’86’yı izleyenler maradona’yı izlemiş olmak gururunu taşıdılar. orta sahadan toplu alırdı, sonra gidip önce kendi kalecisini, daha sonra sahadaki diğer 23 futbolcuyu + 3 hakemi çalımlayıp gol atardı. arjantin’i tek başına şampiyon yapmış, ingiltere maçında da eliyle gol atmıştı. sonradan tanrı'nın eli diye adlandırdığı bu gol, halen futbol tarihinin en önemli/unutulmaz golleri arasındadır. ayakla oynanan bir oyunda elle atılan bir golün, unutulmaz olması, tarihe geçmesi, tanrı'nın eli olması çok acayip.

    maradona daha sonra italya’nın diplerde sürünen takımı napoli’ye transfer oldu ve ikinci senesinde napoli’yi şampiyon yapıp, dev takımlar arasına soktu. 90 düna kupasına da hızlı başladı, koşamıyordu ama attığı paslar, yaptığı hareketler nefisti. ölüsü yeterdi be.

    daha sonra iniş dönemi başladı, kokain bağımlısı oldu, teknik direktör oldu, 30 maç ceza aldı, karısını dövdü, basıldı, ümit usta gibi 200 kilo oldu.

    yarın bi gün “asi çocuk” diye anacaklar onu da, ihtiyarladı, yakın bir zamanda ölür, yaşayan efsane öldü olur... böyle insanları belli bir yaştan sonra müzeye koymaları lazîm. nasıl olsa ölüp gidecek, sense hayransın, çok seviyorsun. yaşarken görebil, konuşabil, dokunabil diye, bir müzede tutulmaları lazım bunların. maradona, pele, huysuz virjin, orhan gencebay, cüneyt arkın, zizek vs... yani en azından günde bir kaç saat.

    (bkz: maradona)
2322 entry daha
hesabın var mı? giriş yap