18 entry daha
  • hakkinda yapilan olumsuz elestirilerin ayarinin biraz kactigini dusundugum 1996 yapimi yerli film.

    dekorun (ozellikle eski istanbul'u yansitan) basit ve hafif kaldigi soylenmekte. 4/4'luk olmasin demiyorum tabii; ama sinemada dekorun amac degil arac oldugunu hatirlamak gerekmez mi? siz "bakayim dekor nasil olmus?" diye filmden uzaklasarak ve ozellikle "aman abi turk filmi iste." onyargisiyla bakarsaniz elbet bir dizi eksik bulacaksinizdir. oysaki filmdeki dekorun amaci 4. murat zamanindaki istanbul'u hissettirmektir seyirciye ve bunda da "basarili olunmamistir" demek biraz haksizliktir acikcasi.

    kullanilan maketlere gelince.. sadece bir iki sahnede eksiklik hissediliyor acikcasi; ama kendinizi filmin akisina biraktiginizda pek rahatsiz hissetmiyorsunuz; zira anlatilan oyku ve bu oykunun oyunculuga dokulmesi gayet basarili. algida secicilik devreye girmez mi boyle bir durumda? bir filmi elestirirken neden bu konudaki eksiklik sanki filmde baska hicbir unsur yokmus gibi defalarca takrarlanarak "one cikarilir"? bunun adi onyargi olmuyor mu? guzel olan hicbir sey yok mudur bu filmde?

    maketler konusunda yapilan elestirilerde "gunumuz teknoloji neden kullanilmamis?" diyenler var; ancak turk sinemasinin butcesini hollywood'unkiyle karistirmamak gerekli. bununla beraber en az bir 50 yil geriden takip ediyoruz hollywood'u; bu acidan bakarsak 50 yil onceki amerikan filmlerindeki dekor basarisindan fazlasini beklemek biraz tutarsizlik ve bahsettigim pesin hukumlulugun one cikmasi degil mi?

    ...

    filmin basarili buldugum yanlarina gelince: senaryo akisi kesinlikle cok basarili. bir solukta izlenebilecek bir film istanbul kanatlarimin altinda. karakterler harika oynanmis. ki bunu soyledikten sonra hezarfen ahmet celebi icin ayrica bir parantez acmamak haksizlik olur: bir karakterin mantik yani ve bilimadami karakteri butun senaryo icerisine harika bir ayarla bu kadar mi iyi dagitilir ve -hic belli etmeden- vurgulanir.. ikiyuzlu hollywood filmlerinin aksine bu konuda kahramani bir anda patlatan bir enstantane bu filmde hic yok; kucuk detaylar ve kisa ve net repliklerle basarilmis bu (seyhulislamin onundeki yargilama sahnesi, hezarfen'in lagari hasan celebi'yi telkin edisleri...). bunun ne kadar ciddi bir basari oldugunun farkinda misiniz?

    yalniz konusu acilmisken senaryodaki bir iki noktada bosluk oldugunu da eklemek gerek:

    --- spoiler ---

    - 4. murat hezarfen'i gokyuzunde gordugunde gulumsuyor; yani taktir ediyor. ancak daha sonra cezalandiriyor.. bu tezatin dayanagi seyhulislam'in beynin yikama seanslari olarak gosterilmekte; ancak bu 4. murat degil miydi cok sevdigi musa celebi'yi haberi olmadan bogan recep pasa'yi ve yeniceri agasini kendi elleriyle olduren? ustelik o zaman uzerindeki tesiri seyhulislam'dan cok daha kuvvetli birisi tarafindan beyni yikanmaktaydi: kosem sultan. kisacasi 4. murat kendisini parmaginda oynatan kosem sultan'in etkisini bir anda silip ativerebiliyor; ancak -yeri geldiginde ayar bile verdigi- seyhulislam'in etkisinden kurtulamiyor..

    - franceska hezarfen'e asik oluyor, iyi hos da, biraz damdan dusercesine asik oluyor. yani senaryoda bu konunun uzerinde yeterince genis durulmamis. ki bu karakter firsatini bulsa oldurecekti hezarfen'i. buradan -ortada herhangi bir yakinlasma belirtisi yokken- bir iki sahnede aska geciliyor: hezarfen franceska icin kirmizi bir giysi aliyor ve eve donup franceska'nin yaralarinin kabuklarini temizlerken franceska ona gulumseyerek askla bakiyor.. oldu-bittiye gelmis bu konu.

    --- spoiler ---

    filme orjinallik katan bir ayrinti var ki ve filmi oylesine masalsi bir havaya burumus ki daha iyisi olamazdi saniyorum: genellikle piyano ile calinan, kimi zaman ise ney ile uflenen film muzigi oldukca sik duyulmakta film boyunca; neredeyse her sahnede var. beklenenin aksine bu kadar sik tekrarlanan melodi asla rahatsizlik yaratmiyor, aksine filme hos bir lezzet katiyor; duyuldugu sahnelerde filmle harika bir sekilde butunleserek.. saniyorum ki bunu etkileyici oyunculuga ve fimdeki yogunlugu oldukca yuksek olan bu sahnelere yonetmen mustafa altioklar'in kattigi huzunlu/hos bakis acisina baglayabiliriz. tuluyhan ugurlu film muziklerinde iyi is cikarmis.

    sonuc olarak istanbul kanatlarimin altinda birkac kez seyredilebilen, akici ve seyrederken de zevk veren hos bir film.
112 entry daha
hesabın var mı? giriş yap