4 entry daha
  • kutsal bilgi kaynağı , eskilerden yadigar...
    gelin size hiç bilmediğiniz, bir kağıt fabrikası kurulması hayalinden , atatürk ile ismet inönü'nün arasının bir daha düzelmeyecek şekilde açılmasına uzanan bir hikayeyi anlatayım dilim döndüğünce....

    mehmet ali kağıtçı adındaki bu genç mühendis yurt dışından döndükten sonra bir kağıt fabrikası açmak için girişimlerde bulunmaya başlar... yıl 1928'dir ve kağıdı tamamiyle yurt dışından ihraç etmekteyiz o sıralar.

    mehmet ali kağıtçı ," bu toprağın emeğinin yanına bu toprağın kağıdını koymak gerek, yaşamak için ekmek ne ise, düşünmek için kağıt odur. ikisinde topraklarında yetiştirmeyen milletler, eksikli olurlar" diyordu. üniversitelerde konuşmalar yapıyor, basına bu yönde demeçler veriyordu. sigara kağıtları , kartonlar, kitaplar , gazeteler ve aklınıza selüloz'un kullanılabileceği gelen ne varsa ithaldi...

    bu genç mühendis , o sıralar fabrikalaşmaya çalışan ancak henüz emekleyen yeni cumhuriyetin kendi kağıdını üretmesi gerektiğine yürekten inanmaktadır inanmasına ama bir sorun vardır. kağıdını tümüyle dışarıdan döviz ödeyerek sağlayan türkiye cumhuriyeti'nde uluslararası kağıt tekellerinin yerli komisyoncuları köşe başlarını tutmuştur.

    tamamiyle ihraacat ile geçinen avrupa ülkelerinin bir ihraacat kaleminden vazgeçmemek için taklalar atması ve buradan gelen gümrük vergisinin, o zamanlar tam takır olan ekonominin önemli bir ihtiyacı olduğunu düşünen bir başbakan , ismet paşa.

    ismet paşa , ziyaret ettiği sovyetler birliği'nin uygulamaya koyduğu 5 senelik kalkınma planını çok beğenir. devletçiği kanının en derin yerine kadar benimser , ihtiyacımız olan kalkınmanın devletin mengene gibi sımsıkı denetiminde sıfır masrafla ağır bürokratik işlemlerle gerçekleşeceğini düşünür.

    1929 dünya ekonomik buhranı patlar o sırada... cumhuriyetin ilk yıllarında ismet paşa'nın mengene gibi sağlam iradesi , bu küçük çocuğun erkenden gelişmesindeki en önemli sebepti ancak ekonomik konular bakımından ülke halen kalkınabilmiş değildi. artık buna bir çözüm bulunması gerekiyordu ama nasıl ?

    işte burada sahneye ; iş bankası'nı çok küçük bir sermayeyle kurup kısacık zamanda 10 katına çıkaran , fabrikalar (şişecam , marinos ve sayılamayacak kadar çok) yapmaya başlamış , devlet içinde ekonomik anlamda küçük bir devletçiğe dönüşmüş ve ismet paşa'nın çok da hoşuna gitmeyen bu küçük devletçiği atatürk'ün iftiharı yapmış celal bayar çıkar... celal bey , atatürk'ün de isteği ile ismet paşa tarafından çok da istekli olmayacak şekilde maarif vekili yapılmıştır ve bir süredir atatürk'le ismet inönü arasında cereyan eden konularda hep arka planda rol almıştır.

    nyon konferansındaki fikir ayrılığı , atatürk'ün devlet işlerinde biraz daha ağırlığını hissettirdiği ve ekonomik konularda fikirlerini daha yüksek perdeden söylemeye başlaması , bomonti bira fabrikası anlaşmazlığı (istek olarak bunu da ilerleyen zamanlarda yazabilirim , çok ilginç bir tartışma), ve biraz sonra anlatacağım mehmet ali kağıtçı olayı...

    şimdi kaldığımız yerden devam edebiliriz ;

    mehmet ali kağıtçı ülkeye geldiğinde bir kağıt fabrikası kurmak için çeşitli bürokratik işlemlere başlar . fabrikayı kurmak için önce devletten izin ister ancak ismet paşa'nın o zamanki ekonomi bakanı işi uzatır , yokuşa sürer... o aralar fabrika masrafı yapılacak zaman değildir ve kağıt fabrikası işi başta da söylediğim gibi gümrükten gelen vergileri bitirecektir. pek sıcak bakmaz bu işe ismet paşa... zaman hep aynı , bürokratik işlerle uzatır uzatır işi ve unutturmaya çalışır. zaten bu fabrikanın açılsa bile zarar edeceğini hesaplamıştır kendi içindeki artı-eksilerde... olacak iş değildir o zamanlarda

    celal bey de duyar bunu... mehmet ali kağıtçı'yı yanına çağırttırır. bi anlat hele yeğenim der , sen ne istiyorsun... gelire bakar , gidere bakar... yatar aklına , iş bankası olarak kredi verecektir.

    mehmet ali'ye iş bankasında bir büro ve bir masa verir. fabrika eskizlerini çizdirir , planlamayı yaptırır. celal bey'e göre iş bankası olarak vereceği krediyle memleket bir fabrika kazanır , hem devlet de buna harcayacağı parayla başka bir fabrika yapar... memleket bir yerine iki fabrika kazanmış olur.

    ancak bu kez de o zamanın çevre bakanı mustafa bey fabrika için yer vermeye yanaşmaz. ismet paşa , açıkça bakanları aracılığı ile bu işe karşı olduğunu göstermektedir. ayrıca yaptırdığı hesapları da maazeret olarak gösterir , fabrika yapılmayacaktır.

    konu orada istenmese bile kapanır. yapabilecek bir şey yoktur, başvekil istemiyorsa bu iş olması mümkün değildir.

    ancak bir ihtimal daha vardir , o da atatürk mü dersin :)

    bundan nispeten uzun bir zaman sonra yine sabahlanılan bir sofrada bu atatürk'ün kulağına gider. çevre bakanı'nın yokuş yaptığı , bu işin bu fikrin daha olgunlaşamadan bittiği bilgisi kendisine tez şekilde iletilir. bu masal burada bitmeyecektir.

    çağırtır acilen celal bey'i.... bi anlat bakalım der, senin bi işin varmış olmamış nedir o ?

    celal bey anlayamaz öncelikle , her şey sayenizde yolunda paşam der. o defteri çoktan kapattığı için aklına bile gelmez kağıt işini sorduğu...

    ya hani bi fabrika işi mi varmış neymiş , olmamış hani onu anlat yahu çocuk diye üsteler... memlekete iş bankası olarak bu fabrikayı yapmak istediğini ancak bürokratik işlemler sebebiyle yapamadığını anlatır.

    hiçbir şey demez atatürk. tamam der kapatır konuyu. ertesi gün bir daha çağırır celal bey'i , dün anlattığını tekrar anlatır mısın der. anlatır yine celal bey. yine peki der düşünceli bir şekilde...

    ertesi akşam sofraya bu çevre bakanını çağırır. hiçkimse az sonra olacaklardan şüphelenmez... çok neşeli başlar akşam , sanki 40 yıllık ahbap gibi takılır bakana , gülümser şakalar yapar...biraz içildikten sonra ayağa kalkıp , memlekete yapılacak işlerin önüne geçilmemesi gerektiğini belirten kısa bir nutuk çekip , o güne kadar kimsenin bu kadar hiddetle görmediğini söylediği şekilde masayı yumruklayarak mustafa bey'in anasından emdiği sütü burnundan getirir... yine masadiklerin hatıratlarında yazdıklarına bakılırsa korkudan alt dudağı sarkmıştır , cümle bile kuramayacak şekle sokmuştur atatürk onu...

    ertesi gün ismet paşa'nın da davetliği olduğu bir sofra vardır yalova'da. o zamanların ince hareketi , tüm misafirler toplanmadan atatürk misafirlerini sofraya davet etmez... herkes tamamdır ancak ismet bey henüz gelmemişlerdir. atatürk mahçup şekilde konuklarını idare etmeye çalışır , banyo uzamış az sonra gelecekler filan gibi bahanelerle oyadıkça yeterince istemsiz olarak 1-2 saat sonra sofraya alır misafirlerini....

    az sonra ismet bey gayet pervasızca gelir masaya , atatürk'ün dediklerini takmaz bile... herkes büyük bir olayın cerayan edeceğini düşündüğünden korkudan nefes bile almamaktadır sofrada ancak atatürk gayet sakin bir şekilde banyonun nasıl olduğundan , afiyetlerinin yerinde olup olmadığına kadar bir kaç konu açmaya çalışır incelikle....

    ismet paşa ise cebindeki gazeteyi önüne açar ve ters cevaplarla caka satar atatürk'e.... dünkü bakanını sofrada azarlamasının acısını çıkarmaktadır kendince.

    atatürk ile ismet paşa , dizbağı nişanı konusunu da biraz tartışırlar ( o da bambaşka bir konu başlığı olabilir).

    atatürk sofrayı yarıda keser ve herkese iyi akşamlar dileyip odasına geçer. acilen ismet bey'in sağlık sebepleriyle bir süre çekildiği faksının çekilmesini istediğini iletir kılıç ali'ye...

    ismet paşa deli gibi pişman olmuştur attığı cakadan ama yapabilecek bir şey yoktur. yalvar yakar o gece salih bozok'u uyandırır herkes yattıktan sonra , ne olur ne yap ne et düzelt durumu der. salih bey pek hazzetmese de kendinden , ince ricalarını kıramaz ve atatürk'ü uyandırıp konuyu arz eder. affedilmiştir.

    1936 yılında iş bankasının da yardımlarıyla kurulur seka kağıt fabrikası . çok sıkıntılar çıkar , çok vazgeçirmeye çalışılır mehmet ali kağıtçı ama binbir zorlukla izmit'e kurdurur o fabrikayı.

    nyon konferansındaki dış ilişkilerdeki fikir ayrılıkları , bomonti bira fabrikası hakkındaki anlaşmazlık , ismet inönü'nün artık ikinci plandaymış gibi hissetmeye başlaması ve kırgınlığını başka yollardan göstermeyi seçmesi. sofrada yaşanan tartışmalar, devletçilikten çok liberal politikanın artık ağır basması ve atatürk ile ismet paşa arasında cerayan eden 1937 yılındaki son sofra olayı. herkesin önünde yaşanan ve gerçekten çok ağır sözler sarfedilen o son kavgadan sonra atatürk istirahatini ister ismet paşa'nın...

    ve ölümüne kadar da celal bey başbakan olarak kalır...

    şurada da mehmet ali kağıtçı'nın kendi ağzından ilk kağıt fabrikasının kurulmasının detaylı hikayesini dinleyebilirsiniz...

    https://www.youtube.com/watch?v=loy6lotqche
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap