• türk ceza kanunu'nun 301. maddesine göre üc yila kadar hapis cezasiyla cezalandirilabilecek bir suc teskil eden eylem. her ne kadar 301. maddenin son fikrasinda “elestiri amacli yapilan düsünce aciklamalari suc olusturmaz” dense de, yeni tck'da böylesine belirsiz bir maddenin yer almasi anilan maddenin hukuki ölcülülügü konusunda kafalarda kusku yaratiyor.
    önce, asagilamak fiiliyle baslayalim; asagilamak, tdk sözlügünde “degerinden düsük göstermek” ve “kücültücü davranislarda bulunmak, hor görmek” olarak tanimlaniyor. sözcügün hukuki tanimlamasi biraz daha karisik: “bicim, icerik, eslik eden kosullar bakimindan önemsiz derecede olmayan onur zedelenmesi”. maddenin gerekcesinde de, türklükten, dünyanin neresinde yasarlarsa yasasinlar türklere has müsterek kültürün ortaya cikardigi ortak varligin anlasildigi, bu kavramin türk milleti kavramindan genis oldugu ve türkiye disinda yasayan ve ayni kültürün istirakcilari olan toplumlari da kapsadigi belirtilmis. dolayisiyla, bu maddenin adriyatik'ten cin seddi'ne kadar uygulama alani bulacagi da böylelikle vurgulanmis olmus.
    peki ama böyle bir suc tipinin mantiksizligi nerede yatiyor? öncelikle hukukcu olmayan okuyucu icin sunu belirtmek gerekiyor: bir ceza yasasinin icindeki maddelerin, kanunsuz ceza verilmez ilkesi geregince, neyin suc teskil ettigini kesin ve belirli bir dille aciklamasi gerekir: adam öldüren, hirsizlik yapan, cinsel dokunulmazliga saldirida bulunan, yol kesip yagma yapan vb. cezalandirilir, gibi. burada anilan suc tipinin sakat yönü alabildigine belirsiz olmasi: sirf t.c. vatandaslariyla da sinirli olmayan, adriyatik'ten cin seddi'ne degin uzanan belirsiz bir türklük kavrami, gene oldukce belirsiz bir kücültücü davranislarda bulunmak, onur zedelemek fiilleriyle asagilanmis oluyor, fakat elestiri niyetiyle yapilan düsünce aciklamalari suc sayilmiyor. peki ama ikisinin arasindaki sinir nerede? mesela bir kahvehanede “bizden adam olmaz oglum” diyen bir türk, “corum'dan adam cikmaz lan” diyen bir sinoplu, “kirgizlarin alayi toptur” diyen bir özbek (orta asya'yi da kapsiyor ya madde (!)) türklügü asagiliyor mu, yapici elestiri mi getiriyor?
    sorun surada ki, 19. y.y'in fransiz ürünü sanal millet kavraminin tasiyicilarinin tümününe ickin bir onur kavraminin sinirlarini (ki yukarida anilan gerekceye göre, yasa millet kavramiyla da yetinmiyor) cizmek cok güc. bunun tanimini yapmak nerdeyse imkansiz. tanimi yapilamayan bir kavrami gerekce göstererek ceza verilmesi ise “kanunsuz ceza olmaz” ilkesiyle celisiyor.
    bundan bagimsiz olarak millet kavraminin, özellikle de onur gibi soyut bir kavramin hukuki tasiyicilari bir milletin tümü olamaz. nasil ki 70 milyon yurttas ankara'da bir araya toplanip yasa cikarmiyorsa öznel ve nesnel haklara sahip hukuki anlamdaki millet kavraminin kendisi de kimi özel ve tüzel kisiliklere devredilmistir. bunlar da anayasa'nin yol göstericiligiyle cumhurbaskani ve millet meclisi ile sinirlandirilabilir. cumhurbaskani ve tbmm'nin acikca asagilanmasi sinirlari belirlenebilir kesin ve net bir suctur, cünkü cumhurbaskani adi üstünde cumhuriyetin ve de devletin en üst düzeyde temsilcisi iken, tbmm (kurum olarak) milletin temsilcisidir.
    aksi takdirde, yukarida anilan örneklerin yani sira, benim diger milletlerin cogunda bulamadigim takdire deger bir erdem olan özelestiriyi cok seven bir ulusun üyelerinin her üc lafindan birisi 301. maddeyle cezalandirilir olacaktir. kavrami biraz daha absürdlestirecek olursak, daha simdiden “ben senin gelmisini gecmisini, yedi ceddini...” ile baslayan küfürler tck 125. maddenin (hakaret) yani sira, yargi tutarli olmak durumunda ise, ayni zamanda türklük asagilandigindan, 301. maddeye göre cezasi üc yila kadar varan bir suc teskil etmektedir.
11 entry daha
hesabın var mı? giriş yap