13 entry daha
  • elime düşen 1956 basımı der erwahlte kitabının arasında 22 ağustos 1955 tarihli bir sayfa var. makale thomas mann ile ilgili tabii ki. ölümünden on gün sonra yayınlanmış yazı. time dergisinden.

    kültür adamı

    thomas mann 1938 yılında amerikaya geldiğinde "gittiğim yere beraberimde alman kültürünü de taşırım" demişti. hitlere karşı bir araya gelen ya da kendisi gibi sürgün edilen almanlar için bu beyanat cüretkar bir savaş çığlığıydı. bir eleştirmen , eserlerinin her birinin konusunun hayati tehlikede olan bir organizma olduğunu ve bu tehlikenin organizmanın sonuna mı yoksa yeniden doğuşuna mı yol açacağının tahmin edilemeyeceğini yazmıştır. söz konusu organizma avrupa olduğundan, mann ın eserleri kehanetler dizisi gibi, amerikaya yerleşen yazar ise avrupa'nın yeniden doğuşunun simgesi oldu.

    mann ın kendisi eski avrupa gelenek ve düzeninin bir parçasıydı. zengin bir hanseatik şehri olan lübeckte doğan mann ın babası iki kez şehrin valiliğine seçilmiş ve bir defada mebusluk yapmış olan zengin bir tüccardı. münihte edebiyat eğitimi alan mann romaya seyahat etti ve 25 yaşında kendisine nobel edebiyat ödülünü kazandıran "buddenbrooks" kitabını yazdı. 1929 da ki ödülü alan buddenbrooks yazarınkine benzeyen bir burjuva ailesinin çöküşünü (dekadenz) konu alıyordu.

    münih üniversitesinden bir profesörün kızı olan katja pringsheim ile evlenen mann , karısının tüberkülozlu hastalarla olan tecrübelerinden yola çıkarak "sihirli dağ" adlı kitabı yazdı. sihirli dağ hitlerin mein kampf ından fazla sattı. mann, 1933 yılında kitaplarının yakılması ve vatandaşlıktan çıkarılmasını takiben amerikada princeton da ders vermeye başladı.

    1944 yılında mann amerikan vatandaşı oldu ana new deal ın yürürlüğe girmesinden sonra bu ülkeye karşı sempatisini (!) kaybetti. savaş sonrası almanyasına giderek ülkesinin işlediği savaş suçlarına karşı ilgisizliğine tanık oldu. fakat sürgüne gitmesinden 15 yıl sonra tekrar avrupaya döndü.

    "avrupalılık hissim o kadar güçlüydü ki geri dönmek zorunda kaldım"

    almanyanın sovyet sınırları içinde kalan yerlerini de gezen mann burada doğal olarak el üstünde tutuldu ve sonunda zürihe yerleşti. amerika da popülerliği inişe geçti (!) ve eleştirmenler (!!!) eserlerini hayal kırıklığı olarak nitelendirdiler (bak sen) .

    " görüyorum ki bazı insanlar kitaplarıma bakarak evrensel bir deha, bir bilgi kaynağı olarak yargılıyorlar. ne trajik bir ilüzyon. benim bütün çabam ağır olanı hafifleştirmektir: idealim anlaşılırlıktır. eğer uzun cümleler yazıyorsam , bu alman dilinden gelen bir özelliktir ve bunu sadece sözcüklerin ritmini bozmamak için yaparım. "

    alman dilinde hikaye anlatımına yeni bir tarz getirmiş olan mann, geçen mart lübeckte şehrin onurlu vatandaşı ilan edildi. mayısta stutgartta schiller in 150 nci ölüm yıldönümü kutlamalarının şeref konuğuydu. mann , kendisine rağmen almanyanın birleşmesinin bir sembolü oldu. bir ay önce yazar phlebitis (?) teşhisiyle hastaneye kaldırıldı ve geçen hafta , 80 yaşında hayata gözlerini yumdu.

    makale ister istemez politik kaygılar içeriyor, zaten bir kaç cümleden bunu sizde çıkarabilirsiniz. fakat bilinmesi gereken bir şey var ki , göz ardı edilemeyecek , nasıl sartre fransa , kemal tahir türkiye ise , thomas mann almanyadır, hatta avrupadır.
78 entry daha
hesabın var mı? giriş yap