3607 entry daha
  • bundan 20 yıl önce. yaşlar 20 civarı. ankara'da kış yine kol gibi. haberlerde gece hava -15 derece diyor. gece arkadaşlarla karda falan eğlenmeye çıkıyoruz. kurtuluş parkında sikko bir havuz var. donmuş havuz. eğlenceyi hemen seziyoruz. "buz kırılır mı acaba?" diye ufak bir tereddüt geçirsek de dayanamıyoruz ve üzerinde bir sağa bir sola kayıyoruz. yerlere düşüyoruz. soğuktan hiç acı hissetmiyoruz. zira hava -15'den daha fena. rahat -20'si var. lakin eğlence dozu yüksek.

    bir süre sonra iyice boku çıkıyor. buzu kırmaya falan çalışıyoruz 4 kişi. kıramıyoruz, olmuyor. 2'li, 4'lü kombolar falan deniyoruz, yok. ben buzu kırabileceğim zayıf bir nokta arıyorum. sonunda köşede daha ince olduğuna kanaat getirdiğim bir bölge buluyorum. tabii kırılmayacağını düşündüğüm için gavura vurur gibi gömüyorum tabanı. buzun o kısmı çötek diye kolayca kırılıyor ve benim ayağım apış arama kadar buz gibi suya dalıyor. buz kalın ama su da derin. arkadaşların yardımıyla çıkarıyorum ayağımı. kot pantalonum var. anında donuyor. pantalonun bir bacağı taş gibi. neyseki bunun bir faydası da pantalon bacağıma temas etmediği için veya soğuktan hiç bir bok hissetmediğim için hiportermi geçirmiyorum. ayaklar zaten dışarı çıktığımız andan itibaren orada yoklar, hissedilmiyorlar.

    ev de bayağı uzak. öyle yürüyoruz. sonra yürürken ben arkadaşımın elinden bir şey damladığını görüyorum. "sen de mi ıslandın la?" diyorum. "höö?" diyor. "sen de mi ıslandın? artı benim bacak donuyor da senin kolun niye donmuyor? bu nasıl bir atmosferik çifte standart?" diye söyleniyorum. sonra arkadaş elini kolunu kontrol ediyor. meğer yere düştüğü anların birinde elinin yanı serçe parmağının başlangıç noktasından bileğine kadar kesilmiş. şakır şakır kanıyor. herif soğuktan ne acı hissediyor ne de kan damladığını. haberi bile yok!

    işte böyle soğuk olabiliyor koduğumun ankarası...
4390 entry daha
hesabın var mı? giriş yap