95 entry daha
  • sözlükte ne kadar pkklı, yetmez ama evetçi, liberal görünümlü kürtçü/şeyhçi tip varsa hepsini başlığın altına toplamış cumhuriyet düşmanı sözde profesörün laf salatasında geçen bir cümledir.

    onca entyrde geçen "ya yazının tamamını okuyun, ya kadın öyle mi demiş bir kere siz anlamıyorsunuz, ya cümleyi cımbızlamışsınız orada öyle demiyor..." cümlelerine bakıyorum, nasıl da yanıp tutuşmuşsunuz. her biriniz bir tarafından tutup kaldırmaya çalışmışsınız, ama olmuyor, kalkmıyor değil mi?

    konu palu ailesi. sağcı politikalar yüzünden köyünde barınamayıp kademeli olarak batıya göçen, diktiği gecekondular sayesinde üçer beşer arsa, apartman sahibi olan, ne işle güçle meşgul oldukları bilinmeyen bir sülaleden söz ediyoruz.

    akraba evliliğinin yaşandığı, kimin kimin nesi olduğunun belli olmadığı, bir üyelerinin şizofreni hastası, diğer bir üyesinin doğan bebeğini boğmaktan akıl hastanesinde yattığı, aile üyelerinin cinlendiklerine yürekten inandığı, konuşma yetersizliklerinden zihinsel gelişimlerinin vasat seviyede bile olmadığının anlaşıldığı, zihinsel ve psikolojik patolojilerden mustarip bir sülaleden söz ediyoruz.

    konu bu aileyken "bakın tek aile palu değil, türkiye'de binlercesi var." diye sazı eline alıp bir ton laf salatasına başlamak, konunun başını unutup sonunu alakasız bir yere bağlamak, bu laf salatası içinde bol bol kemalizm, cumhuriyet eleştirisi yapıp 1930-2020 arasındaki 90 yıla yakın süreyi zap diye atlamak. evet, gerçekten de çok büyük uzmanmış, çok büyük hocaymış.

    röportajı yapan elemanın biyografisi bile "biji serok apo" diye türkü söylüyor. arada kadının konuyu unutup akademik açıklamalara kaydığı uzun konuşmalardan sonra "hocam, bilimsel kaynaklara çok kaydınız, biraz daha kemalizme sövmeye ne dersiniz?" soslu yönlendirici soruları zaten çok hoş...

    kadının özgürleşmesini dert edinip 1930 laik türkiye'sinde kadın çağdaşı hemcinsleri seviyesinde bir gelişim, bir ilerleme dışında bir şey gösteremedi diye kemalizmin çekirdek aileyi yüceltip kadını kocasına tabi tutmasını neden göstermek büyük bir oksimoronluk değil de nedir? 600 yıl şeyhülislamla yönetilmiş, onlarca cemaatin, tarikatın yüzlerce yıl boyunca faaliyetlerini sürdürdüğü, kadının nüfus sayımında bile yok sayıldığı, istanbul'un dibindeki bursa'da bile halkın cehaletten kırıldığı** topraklarda 15 yıl kadar kısa süre içinde yapılmaz denen pek çok devrimi gerçekleştirip toplumsal hayatta, medeni kanunda, seçme ve seçilme kanununda kadını yücelten cumhuriyet rejiminin ve kemalist ideolojinin kadını yeterince özgürleştirmediğini söyleyip bir de böyle bir sanrıya sebep olduğu iddiasında bulunmak çok ciddi söylüyorum medeniyet, cumhuriyet düşmanlığıdır.

    hele ki yine konu sanki palu ailesi değilmiş de kemalist ideolojinin osmanlı emperyalizmiyle hesaplaşmasıymış gibi cumhuriyet tarihinde hiçbir zaman kanunlarla yasaklanmadığı halde kuzen evliliklerini ele alıp bunun aile yapısını güçlendirdiğini, hiyerarşik bir yapıda bireyin aileye, ailenin sülaleye, sülalenin aşirete, aşiretin paşalara, paşaların padişaha tebaa olduğunu, cumhuriyet rejiminin bunu hedef alıp çekirdek aileyi kendisine tabi kılmak istediğini, bunun da toplumda ters tepkiye yol açtığını belirtmek; oksimoronluk değildir de nedir? üstelik 90 yıl davulla zurnayla amca/dayı/teyze/hala çocuğuyla güllük gülistanlık düğünle evlenip, hasta, engelli doğan çocuklarına karşın yapılan uyarılara aldırmayıp 5 tane çocuk yapan türk toplumunun bunu bir sır gibi sakladığını saçmalamak için türkiye'de değil, manhattan'da yaşayıp büyümek lazım. kadının özgürleşmesinden söz edip, kadını içine doğduğu ailenin devredilip teslim edilen malı haline getiren, çocuk yaşta evlilik, beşik kertmesi, karşı cinsten tecrit edilme gibi yan uygulamalara sebep olan, ülke iq puanı ortalamasının 89 olmasından tutun (normal sınırın altıdır) tanı klavuzlarında yer almayan tonlarca kalıtsal hastalığa, uzuv eksikliklerine, zihinsel ve bedensel engel ve patolojilere sebep olan akraba evliliğinin bu zararlarına hiç değinmeden, sanki akraba evliliği anadolu'nun kronikleşmiş bir halk sağlığı sorunu değilmiş de kemalizmin kafayı taktığı, ötekileştirilmiş, mağduriyete uğrayan bir gelenekmiş gibi ele alınmış, "illa sakat doğumlara yol açmaz, bu çok açık. ne ensesti yaa, saçmalamayın, toprak bölünmesin topraaaak. bak, osmanlı'da büyük evler vardı, şimdi o büyük evler ablukada vaaah vaaaah..." denerek de tüy bindirilmiş. cımbızlandığı için ağladığınız cümle buydu, yanlış hatırlamıyorsam. işte bu cümlenin arkaplanı bu. yani okuduk, anladık, ona göre cevap yazıyoruz.

    "aman cumhuriyet rejimiyle aranızda bentler olsun da ağa, şıh, molla, paşa hiyerarşili tarikat, aşiret, cemaat yapılanmalarının gayya kuyularının dibinde karınca gibi ezilseniz de olur. yeter ki cumhuriyet rejimine birey olmayın." alt metinli, özellikle doğunun kangren haline gelmiş araplaşmış aşiret, tarikat kurumlarının halkın cehaletinden yararlanıp emeğini sömürmesini ve kendisine maraba haline getirmesini hiç ele almadan konuyu kemalizm-birey savaşına indirgemiş olması dahi bu kadının art niyetini ortaya koyar niteliktedir.

    bahsekonu kadın, nezihe muhiddin'i yok saydılar diye koca cumhuriyet inkılapları hakkında kadınsız inkılap adlı bir teze danışmanlık yapmış ayrıca. yine nükhet sirman, başka bir sahnede hilal kaplan'ın "türklerin ölmeyen babası" adlı tezine danışmanlık yapıyor. nerede atatürk düşmanı, nerede cemaatçi tip var, kadın hepsinin arkasında. ha bu türklerin ölmeyen babası tezini onaylayan iki liboş da ferhat kentel ve nazan üstündağ, yıllarca cemaatle kol kola girip açılım sürecinde televizyonlarda akp şakşaklayan tipler.

    ha bir ara da tekke, zaviye diye zırvalamış. bu ülkede tekke, zaviye, tarikat, cemaat zırlayan iki grup var, bunlardan biri islamofaşistler, diğeri de kürdofaşistler. hiç şaşmaz.
43 entry daha
hesabın var mı? giriş yap