52 entry daha
  • bu işi yaparken başımdan geçen trajikomik bir durumu paylaşayım.

    sulh hukuk mahkemesinde çalışmaktayım. denetleme için müfettiş gelmiş. henüz 1 yılı dolmamış katip olarak mahkemenin geriye dönük 4 yıllık dosyaları incelenirken müfettiş beni sürekli olarak yanına çağırmakta ve dosyalar hakkında çeşitli sorular sormaktadır ve haliyle beni epey bir terletmektedir.
    taşra olduğumuzdan ayrıca bir sulh ceza hakimliğimiz de yok. sulh ceza'ya bakan katip yıllık izne çıkmış. sırayla katipler tarafından gündüz ve gece nöbetleşe devam ettirilmekte mahkemenin işleri. ben nöbeti savdığım için rahat olduğumdan kalemin diğer işlerine yetişmeye çalışıyorum. duruşma, ara karar, gerekçeli karar, yurtdışı müzekkereleri vs derken zırt bırt çağıran müfettiş yüzünden akşam 5'te kulaklarımdan ve gözlerimden duman çıkartır vaziyetteyim. 5:15 gibi savcılık sorgu dosyası gönderir. geri kalan bütün katipler olay yerini terk ettiğinden ihale bana girer.
    olay cinayet işlemiş şüphelinin sorgusu. nöbetçi hakim dosyayı inceler ve hitamında evrakları hazırlamam için takribi 5:40 gibi bana verir. evrakları ve duruşma salonunu hazır edince haber vereceğim denilerek odasından ayrılırım. baro odasındaki avukatlara da haber verip duruşma salonunda evrak hazırlamaya girişirim.

    iş burada başlıyor. acelesi olan avukatlar, tutuklanacağı garanti sanık için beklemek istememektedir.(her iki taraf) kendilerinden 15 dakika istediğim avukatlar, hakimin odasına gidip "biz hazırız, buyrun duruşma salonuna" diyerek hakimi duruşma salonuna getirir. ben ise henüz duruşma zaptını hazırlamış, daha anca kimlik tespiti yapmaktayım.
    hakim yerine, avukatlar yerlerine, jandarmalar da kapıya dikilir.
    zaten gün içerisinde götümde ayı bağırdığından iyice yanmış kafam, bir de üzerine zaptı hazırlamadan içeri doluşan avukatlar derken beni gereksiz bi gerginlik bastı.

    hakim: şüpheliye haklarını verdin mi?
    w: (hakime dönüp) ne hakkı, biz öyle bir şey vermiyoruz kimseye?*
    hakim: ???? (dünyanın en masum "ne diyo mk bu bakışı" )
    w: valla hakim bey biz bu zamana kadar kimseye öyle bir şey vermedik.*

    hakimin bahsettiği şey aslında zabıtta matbu olarak çıkan bir metin. pişmanlık, söyleyeceği her şeyin aleyhinde delil olacağı, isterse kendi avukatını da dahil edebileceği, isterse susacağı vs vs türünden içerik.

    tabi benim kafa yandı hakimin o halini gördükten sonra. ayağa kalktım, "bi koşu kalemden alıp geleyim" diyerek duruşma salonundan çıktım. indim adliyenin çay ocağına, bi çay söyledim, bi de sigara yaktım. 5 dakika geçmeden normale döndüm.
    gayr-ı ihtiyari gülüyorum ama bu arada. yediğim herzenin farkında olarak duruşma salonuna geri döndüm. baktım herkes küçücük salonda bayılma raddesinde terlemiş, sessiz sakin beni bekliyorlar.
    "kalemde bulamadım" diyerek usulca yerime oturdum ve sanki 10 saniyede gidip gelmişim gibi duruşmaya devam ettim.
    o hakim bir daha benimle sulh ceza duruşmasına çıkmadı. çıkmaz tabi, adam başına geleni gördükten sonra niye çıkmak istesin ki.*
28 entry daha
hesabın var mı? giriş yap