6 entry daha
  • ablam bu diziyi izliyor. “bizdeki samanyolu tv’yi izlemek gibi mi acaba” diye sordu. samanyolu tv. hala var mı bilmiyorum, merak edip izlemişliğim de yok; muhtemelen bu dizi daha kalitelidir.*

    dinlere ve mezheplere baktığımda, özellikle işler koyu boyuta geçtikten sonra biçim ve uygulamalar değişse de çok fazla ortak noktaları var.

    insanoğlu ne kadar meraklı özgürlüklerini kısıtlamaya, kendisine bir korku dünyası yaratmaya.

    ya da mesela insana; saç lülesiyle(peyottu sanırım) cennete gidileceğini söyleseler “ya bi siktir git” dermiş gibi düşünürüm.(ki her dinde farklı ama bir o kadar da aynı şeyler var) ama demiyorlar. buna ciddi ciddi inanıp bir ömür lüleli gezebiliyorlar.

    beyin çok çelimsiz bir organ. nereye çeksen oraya geliyor. hele de minik yaşta, köklenmiş inançları söküp atmak çok zor.

    inandıklarımızın tutsağı oluyoruz.

    bu çok büyük de bir güç aslında. “fake it till you make it” de demişler. -miş gibi davrandığında ve inandığında insanlar da inanıyor. çok aptalca ama öyle.

    çok korkak bir lider, milyonlarca insanı çok cesur olduğuna inandırabiliyor.

    vasat bir kişi pek çok insanı eşsiz bir güzelliği olduğuna inandırabiliyor.

    kimse de kolay kolay “kral çıplak” demiyor.

    yazarken fark ettim de insanlar bir şeylere inanmaya ve kandırılmaya çok hevesli. hatta kandırılmaya açlar. belki de dürüstlük, mantık, ahlak safsatalarını bir kenara bırakıp bu aç insanları yalanlarla, -mış gibilerle doyurmak gerek.
296 entry daha
hesabın var mı? giriş yap