• preston sturges'un kalbur üstü tüm işlerinde olduğu gibi kendine has bir parıltısı olan hakiki bir satir, kendisinin de başyapıtı kabul edilen süper film. iki tane adamın tren üzerinde boğuşmalarıyla açılıyor film, uzun bir süre kapıştıktan sonra ikisi birden denize düşüyor ve the end yazısı beliriyor ekranda. yani biz, bizim filmin başında sullivan'ın filminin sonunu görüyoruz. sullivan'ın bu hengame ve karakterlerin sonlarına ilişkin getirdiği yorum ise ilginç "kapitalizm ile sosyalizmin kavgasında ikisi de kaybetti". sturges'in film boyunca birçok kez hollywood'a dokundurduğu nokta da bu aslen. ucuz mesaj verme çabasını abuk sahnelerle dolu filmlere yedirip toplumsal olmaya soyunmanın aslında ne kadar da iki yüzlü bir tavır olduğu. bu fikriyatın ve antitezinin ete kemiğe büründüğü sahne ise sonlara doğru, sullivan'ın çark etmesini sağlayan, kilisedeki film izleme sahnesi. aslında yapılması gerektigi gibi goze sokmadan o kadar ince bir mesaj veriyor ki sturges, hayran kalmamak elde değil. genel geçer bir tavır değil bu elbette, bu gün de güncelliğini koruyan, dünya durdukça var olacak olan bir probleme getirilmiş doğru ve zeki bir bakış. bu yüzden en azından ideolojik tavrıyla eskimeyecek, her daim taze kalacak bir eser bu.
9 entry daha
hesabın var mı? giriş yap